O zamanlar daha THY, İstanbul-Tokyo uçuşları direk yapılmıyor. Dubai aktarmalı, 19 saatte gidiliyordu. Öyle her gün sefer de yoktu. Haftada iki gün Salı- Perşembeleri uçuş vardı.
Japon kültürü ülkemizde hiç tanınmıyordu. Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Sakıp Sabancı’nın kişisel gayretleriyle ticari ilişkiler gelişiyordu. Ama kültürel ilişkiler aynı hızla gelişmiyordu. O zaman Japon kültürünü ve Japonları Türk insanına tanıtma görevini üstlenmem gerektiğini fark ettim. 30 küsür yıldır da bu görevi aksattırmadan devam ediyorum.
Japonya ve Türk Japon ilişkileri hakkında 3 tanesi roman olmak üzere 13 kitap yazdım. Romanlarımdan 2 tanesi Japoncaya çevrildi. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Japonya ziyaretinde, Japon İmparatoru Sayın Akihito’ya armağan edildi. THY bu kitaplardan 25 bin adet satın alarak ücretsiz olarak Japonya’da dağıttı. Bu kitapları okuyup etkilen ünlü Japon bestekar Seiji Mukayama kitaplarımı notalara döktü ve 2 konçerto besteledi. Bu eserler Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası tarafından Türkiye ile beraber dünyanın önemli sanat merkezlerinde icra edildi. Yine Japonca kitaplarımdan esinlenilerek Türk Japon ortak yapımı Ertuğrul 1890 sinema filmi yapıldı. Sonrasında ben de ilk uzun metraj sinema filmimi kendi romanımdan esinlenerek çektim.
İki ülke arasında Kültürel ilişkileri geliştirmek için TUJİAD Kültür derneğini kurdum. Kendi cebimden Konnichiwa aylık kültür dergisini çıkarttım. Ücretsiz binlerce dağıttım. Yani Japonya’da kazandıklarımı Japon Kültürünü Türk Halkına öğretmek için kullandım. İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişimi için Japonya’ya ihracat yapmak isteyen Türk iş adamlarına Japon iş kültürünün püf noktaları konusunda seminerler verdim. Türk- Japon ilişkilerinin başlangıcı sayılan Sultan Abdülhamid dönemini araştıran akademisyenlere karınca kararınca destek oldum.
Geçen aylarda çoluk çombalak bir Japonya seyahati yaptım. Benim zamanımda haftada 2 gün aktarmalı yapılan uçak seferleri günde 3’e çıktı. Japonların en büyük havayolu şirketlerinden ANA her gün düzenli sefer yapıyor. Tüm uçaklar Türk turistlerle dolu.
Kızım ve eşinle beraber Japonya’nın en ücra köşelerini gezdim her gittiğim yerde bir Türk ile karşılaştım. Zamanında tek başıma tanıtmaya çalıştığım Japon kültürünün şimdi sosyal medyada yüzlerce Türk tarafından yapıldığını görmek beni heyecanlandırıyor.
Sonuç olarak 30 küsür yıldır yaptıklarımız boşa gitmemiş bugün geldiğimiz durumda bir nebze katkım varsa ne mutlu bana.
Ancak bu noktada küçücük bir serzenişte bulunmadan da geçemeyeceğim. İnanın ben çok huzurluyum yaptıklarımın manevi tatmini bana yetiyor. Ama bu yaptıklarımın Japonya’yı temsil eden bazı diplomat arkadaşların ve sekreteryalarının diplomatik davetlerde gösterdikleri dikkatsizlikleri beni çok üzüyor.
Eh bence bu şikayetimde çok haklıyım. İlla her yaptığımızı bazı gereksizler gibi her gün sosyal medyada paylaşalım mı?
Mesela geçen aylarda konusunun uzmanı Akademisyenlere hazırlattığım “Devlet Arşivlerinden Türk Japon Tarihi İlişkileri” kitabını sayfa sayfa paylaşalım mı?
İnanın çalışmaktan bunları sosyal medyada anlatmaya fırsat bulamıyorum.