Erdal Güven

Tarih: 28.10.2025 13:13

Trump ve Türk- Japon ilişkilerinde yeni perde

Facebook Twitter Linked-in

Tokyo sokaklarında renkli görüntüler verilirken, arka planda Pasifik jeopolitiğinin geleceği yazılıyor. Japonya’nın ilk kadın Başbakanı Sanae Takaichi ile beyzbol maçı izleyen Trump’a merhum Shinzo Abe’nin golf sopasının hediye edilmesi sembolik bir ayrıntı gibi görünse de Japon siyasal geleneğinde jestlerin çoğu stratejiktir. Japon İmparatoru Naruhito’nun Trump’ı sarayın kapısında karşılaması ve Trump’ın protokol dışı bir şekilde imparatorun sırtına dokunması ise iki ülkenin ilişkisinde yeniden doğan samimiyetin göstergesi olarak yorumlanıyor.

Trump ile suikasta kurban giden eski Başbakan Abe arasındaki kişisel yakınlık hatırlardadır. Bu ikili yalnızca Washington ile Tokyo ilişkilerinin liderleri değildi. Aralarındaki iletişim, güven ve pragmatizm, iki ülke stratejik ittifakının görünmeyen dinamolarıydı. Bugün Başbakan Takaichi’nin Abe’nin siyasal geleneğini sürdürmesi, Trump döneminde kurulmuş sıcak hattın devam edeceğinin en güçlü işaretidir.

Biden yönetimi boyunca kurumlara dayalı, daha mesafeli bir rotaya oturan Amerika–Japonya ilişkileri, Trump’ın dönüşüyle yeniden kişiselleşmiş ve dinamik bir evreye geçiyor. Pasifik Okyanusu’nun iki yakası arasında yeniden inşa edilen bu dostluk köprüsü, yalnızca Asya-Pasifik’in güvenlik mimarisini değil, Türkiye’nin gelecekteki diplomatik ve ekonomik manevra kabiliyetini de yakından ilgilendiriyor.

Türkiye–Japonya ilişkileri, Abe–Erdoğan döneminde zirve yıllarını yaşamıştı. Savunma sanayiinden altyapı yatırımlarına, enerji işbirliğinden kültürel diplomasiye kadar birçok alanda umut verici başlıklar oluşmuştu. Abe’nin ölümünden sonra bu ivmenin belirgin bir biçimde zayıfladığı açık gerçek. Diplomatik kanallar açık kalsa da ekonomik veriler istenen seviyeye ulaşamadı. Bunun nedenleri arasında Türk–Amerikan ilişkilerindeki dalgalanmaların Japon iş çevrelerinde yarattığı temkinli yaklaşım da yer alıyor.

Bugün tablo değişiyor. Trump’ın Japonya ile kurduğu yakınlık Türkiye için yeniden bir fırsat penceresi açıyor. Ortadoğu ve Afrika pazarlarında üçlü işbirliği modelleri konuşulabilir hale geliyor. Japon sermayesi teknoloji ve sermaye gücüne, Türkiye ise coğrafi erişim ile operasyonel esnekliğe sahip. Bu sinerji tekrar masada.

Fakat bir sorun var. Türk iş dünyasının yeni döneme hazırlık seviyesi tartışmalı. Şarık Tara’dan Sakıp Sabancı’ya, Tuncay Özilhan’dan Ahmet Çalık ve Tosyalı ailesine uzanan kuşaklar, Japonya ile ekonomik ilişkilerin kurumsallaşması için etkili bir köprü işlevi gördü. Ancak zaman değişti. Japon şirketleri yenilikçi alanlara yönelse de kültürel muhafazakârlıklarını koruyorlar. Bu nedenle Türkiye’nin de uluslararası tecrübesi yüksek ve güven inşa edebilen yeni nesil iş insanları ile sahada olması gerekiyor. Türk Japon İş Konseyi’inde artık genç işadamları yönetimi almalı. Vizyoner genç liderler bu çağı yakalamalı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişisel diplomasi  becerisi, geçmişte Abe ile kurduğu ilişkiyi Başbakan Takaichi ile tekrarlama potansiyeline sahip. Trump ile Erdoğan arasındaki doğrudan ilişki kanalının da devreye girmesi halinde, siyasi uyumun ticari ortaklığa dönüşmesi kuvvetle muhtemel.

Kısacası, Pasifik’teki hareketliliğin rüzgârı Türkiye kıyılarına da ulaşacaktır. Bu kez fırsatı değerlendirmek için yalnızca güçlü diplomasi değil, hazırlıklı ekonomi, vizyoner iş dünyası ve stratejik düşünme gerekiyor. Yeni dönem başlıyor ve Türkiye’nin bu oyunda aktif pozisyon alma zorunluluğu var.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —