Özellikle Hakan Fidan’ın KAAN uçakları ve uçağın motoru ile ilgili yaptığı tartışma birden bire sosyal medya içeriklerini fitilledi. Hızla olumlu ve olumsuz yorumlar sosyal medyada uçuşmaya başladı. Haliyle eski göz ağrısı KAAN konusu ağır bastı ve ben de bu hafta bu konuya eğilmeye karar verdim.
Kronolojik Olay Akışı
Bu noktada muhalefet, Dışişleri Bakanı’nın açıklaması ile Savunma Sanayii çevrelerinin açıklamaları arasındaki çelişkiye dikkat çekerek “nasıl bir icraat?” sorusunu gündeme getirdi.
Sosyal Medya Dinamiği
Oluşan tartışma iklimini sosyal medya çeşitli jingoist içeriklerle doldurdu. Hakan Fidan’ın, Özgür Özel’in ve Haluk Görgün’ün sözlerinden cımbızlanan parçalar; görüntüler, haber metinleri ve montajlarla birlikte “destekleyen” ya da “yeren” içeriklere dönüştürüldü. Sosyal medya kullanıcıları da kendi meşreplerine uygun olan içerikleri yeniden paylaşarak kendi taraflarını belli ettiler.
Bu tablo, daha önce defalarca gözlemlediğimiz gibi, ne söylendiğinden ziyade kimin söylediğinin önem kazandığını; düşünce hataları, taraflı okuma ve eksik servis edilen haberlerle kutuplaşmanın nasıl içinden çıkılmaz hale geldiğini bir kez daha gösteriyor.
KAAN Projesinin Mevcut Durumu
Daha önce KAAN hakkında yazdığım yazıda, Türkiye’nin beşinci nesil savaş uçağı girişiminin henüz netleşmediğini, kamuoyu ile paylaşılan somut performans raporlarının bulunmadığını, Malezya ile iyi niyet anlaşmalarının olsa da resmî bir satış anlaşmasının henüz yapılmadığını vurgulamıştım. Bugün de değişen bir şey yok: bir mühendislik çabası var, bir uçak geliştiriliyor, ancak ürünün başarısı ve uluslararası pazara çıkışı belirsiz.
Motor konusunda ise daha önce açıklanmış bir yol haritası mevcut: kısa vadede yabancı motorlarla üretim, 2032 itibarıyla yerli motorla devam. Bu durum, Savunma Bakanlığı ve muhalefet lideri Özgür Özel tarafından daha önce dile getirildi.
İfrat–Tefrit Kültürü
Buraya kadar bir karmaşa yokken sosyal medyada yaşanan tam da Türkiye’nin tartışma kültürünün doğal sonucu: tefrit ve ifrat.
Asıl dikkat çekici olan, bu uçların sabit olmaması. Hem iktidar hem muhalefet, farklı anlarda ifrat ve tefrit arasında gidip geliyor. Örneğin muhalefetin Fidan’ın “motor lisansı çıkmazsa üretim başlayamaz” sözünden “projenin fiilen iptali” sonucunu çıkarması ifrat. Savunma Sanayii çevrelerinin “takvimde hiçbir gecikme yok” söylemi ise lisans bağımlılığı riskini küçümseyen bir tefrit.
İtidal Nerede?
Gerçek ölçülü olan, yani itidal noktasında saklı. Sorunları kabul eden, ama çözüm yollarını da gözeten denge: lisans sorunu bir engel, evet; ama alternatifler ve yerli motor programı da ilerliyor. Bu yaklaşım sosyal medyada daha az yer buluyor, çünkü dramatik uçlar kadar dikkat çekici değil. Ama uzman savunma analistlerinin sesi burada duyuluyor.
Kutu: İfrat–Tefrit Terazisi – KAAN Motoru Tartışması
Sonuç: KAAN motoru tartışması, Türkiye’nin tartışma kültürünün bir aynası oldu. Sosyal medya ifrat ve tefrit arasında salınırken, vasat yani itidal sesi cılız kaldı. Oysa sağlıklı tartışma ve ilerleme tam da bu denge noktasında mümkün.