Baki Alkaçar

Tarih: 07.10.2025 20:03

İlginç bir tesadüf ve ekonomiye uzun dönemli dalgalanma şemasıyla bakmak

Facebook Twitter Linked-in

Toplumun faizden kaçan bir kesiminin tasarruflarını altın şeklinde tuttuğunu ve gazetelerde yer alan bir habere göre de bu tasarrufların boyutunun da tahmini olarak 3 bin ton ve 500 milyar dolara ulaştığından söz etmiştim. 

Meğer Merkez Bankası Başkanımız da yurtdışında yaptığı bir sunumda bu büyüklükten bahsetmiş ve enflasyon ile altın stoku arasında bir ilişki kurmuş. İlginç bir tesadüf. Bunun üzerine de gazetelerde yer aldığına göre akademik titri olanlar da dahil olmak üzere bazı yorumcular Başkanı toplumun altın talebi ile enflasyonu ilişkilendirdiği ve daha çok da enflasyonla mücadelede başarısız kaldığı için eleştirmişler. 

Ekonomik yanına girmeyeceğim tartışmanın. Düşünme ve karar verme açısından bakmak istiyorum konuya. Basında Başkan’ın altın ve enflasyon konusunu ilişkilendirip ilişkilendirmediği ilişkilendirdiyse hangi sözlerle bunu yaptığı yer almıyor. Ağızdan çıkan sözlerden ziyade yorumlanmış sözler var haberde. Bu durumda önümüze ne konursa ona bakarak muhakeme yapmaya ve karar vermeye girişmeyeceğim. Bunun bir hata olduğunu biliyorum. Nasıl gösterirlerse öyle görürüz çünkü ve ortada yorum varsa ister istemez bir yönlendirme vardır. Başkan’ın Merkez Bankası sayfasında yer alan sunumunda da altın-enflasyon ilişkisine dair bir şey yok. Ancak, Başkan’ın teorik bir hata yapmayacak kadar yetkin biri olduğunu biliyoruz. Muhtemelen ortada bir yanlış anlaşılma var. Stok bir kavram olarak altından bahsederken yıllık enflasyondan değil kronik enflasyon sürecinden söz etmiş olmalı. 

Her neyse, bu konuyu burada bırakalım. Enflasyon konusu sadece bugünün konusu değil. Düşük büyüme de öyle. Dış ticaret açığı, cari denge, kamu açıkları, vergilerin düşüklüğü de. Bütün bu sorunlar sanki hep vardı ve var olmaya da devam ediyor. 

Neden? Neden Türk ekonomisi hep aynı sorunlarla boğuşuyor? 

Türkiye ekonomisinin dokuz yıllık haraketli ortalama büyüme performansı bu soruya cevap verebilir mi? 

 

Her şeyi göreli olarak kavrarız. Yıllık büyüme oranımızı da belirli bir ortalamayla karşılaştırarak anlamaya çalışıyoruz. Makine ve teçhizatın verimlilik ömrünün dokuz yıl olduğu varsayımından hareketle yıllık ekonomik performansımızı dokuz yıllık ekonomik performansımıza oranlayarak grafikte gösteriyoruz. Bu performans gösterimi dikkat edilirse, uygulanan ekonomik politikaların ne olduğu ve uygulayıcıların kimler olduğu konusunda bir şey söylemiyor. Sadece ekonominin bir bütün olarak ortalamaya göre nasıl bir performans gösterdiğini anlatıyor.

Dünyaya şemalarla baktığımızı söylemiştim. Bu grafik de ekonomiye yönelik bir şema. Ekonomiyi uzun dönemli çevrimlerle ele alıyor. Kuşkusuz bütün şemalar gibi tartışmaya açık. Ancak şemaların açıklayıcılığı ve geleceğe ilişkin öngörüler açısından ne kadar yardımcı olabildiğini göz önünde bulundurmak gerek. 

Bu çerçevede, grafikteki dip noktalara dikkatinizi çekmek istiyorum. Yani, 1946, 1961, 1980, 2001’ye. Bu yılların biraz öncesinde ve biraz sonrasındaki enflasyon, döviz kuru, büyüme, cari açık gibi ekonomik büyüklüklerle ilgili tartışmalara göz atmanızı rica ediyorum. Sonra da bugün tartıştığımız sorunları aklınızdan geçirmenizi isteyeceğim sizden. 

Ve ardından da müsaadenizle soracağım; “Sorunlara bir başka gözle bakmamız gerekmiyor mu?”


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —