Erdal Güven

Tarih: 01.12.2025 13:48

Eşref-i Mahlukat ve Toplum 5.0

Facebook Twitter Linked-in

İnsan yaradılışı gereği öğrenme kabiliyeti en gelişmiş varlık olduğu için “eşref-i mahlukat” olarak tanımlanmıştır.  İslam dini insana bu değeri verirken aslında çok önemli bir sorumluluğu da insanların omuzlarına yüklemiştir. 

Modern çağın en önemli kırılmalarından biri, teknolojinin insan hayatındaki belirleyici rolünün giderek genişlemesidir. Dijitalleşme, yapay zekâ, nesnelerin interneti, biyoteknoloji ve robotik; yalnızca üretim süreçlerini değil, toplumsal yapının bütün katmanlarını dönüştürmektedir. Bu dönüşümü kavramsallaştırma çabalarının en özgünlerinden biri, Japonya tarafından ortaya konan Toplum 5.0 vizyonudur.

Bu vizyon, teknolojiyi insan yaşamını kolaylaştıran bir araç olarak değil, insanı merkeze alan bir değerler sisteminin devamı olarak kurgular. İlginçtir ki, Japon toplumsal zihniyetinin Müslüman olmamasına rağmen insan onuruna ve sorumluluk bilincine bu denli vurgu yapması, milli şairimiz Mehmet Âkif Ersoy’u dahi etkilemiştir. Safahat’ta Japonlara dair gözlemleri yer alır; Âkif, onların disiplinini, vicdanını, adalet duygusunu ve çalışkanlığını yani bir anlamda eşref-i mahlukat görünce:

“Sorunuz şimdi de Japonlar nasıl millettir?
Onu tasvire zafer-yâb olamam hayrettir.

Şu kadar söyleyeyim; din-i mübinin orada,
Ruh-u feyyazı yayılmış yalnız şekli: Buda.

Siz gidin saffet-i İslam’ı Japonlarda görün.
O küçük boylu, büyük milletin efradı bugün.

Müslümanlıktaki erkan-ı sıyanette ferid. Müslüman denmek için eksiği ancak tevhid.”

“Müslümanlık sanırım parlayacaktır orada
Sâde, Osmanlıların gayreti lazım arada.”

diyerek kültürel erdemlerini takdir eder.

Ve sonuçta Japonlar teknolojiyi “eşref-i mahlukat”ın emrine verdiler bu noktadan hareketle, Toplum 5.0’ın insan merkezli yaklaşımını İslam düşüncesindeki “eşref-i mahlukat” kavramıyla birlikte okumak hem teorik hem kültürel düzeyde önemli açılımlar sunabilir.

Toplum 5.0, Japonya’nın 2016’da ortaya koyduğu bir toplumsal gelişim vizyonudur. Tarım toplumundan sanayi toplumuna, bilgi toplumundan yapay zekâ ve siber-fiziksel sistemler toplumuna geçişi ifade eden bu kavram, dört önemli ilkeye dayanır:

              1.           İnsanı merkeze alma

              2.           Teknolojiyi yaşam kalitesini artıran bir araç hâline getirme

              3.           Eşitsizlikleri azaltma

              4.           Sürdürülebilirlik ve toplumsal uyum sağlama

Japon yaklaşımı, teknolojiyi amaçlaştıran değil; onu insan refahının hizmetkârı yapan bir anlayıştır. Dolayısıyla Toplum 5.0, yalnızca teknolojik bir program değil, etik bir vizyondur.

İslam’da “Eşref-i Mahlukat” ve İnsanın Ontolojik Merkeziliği

İslam düşüncesinde insan, “eşref-i mahlukat”, yani yaratılmışların en şereflisi olarak tanımlanır. Bu ifade, insanın üstünlüğünden çok, onun sorumluluğuna ve emanet bilincine vurgu yapar. İnsanın yeryüzünde halife oluşu; adaletin, merhametin, bilginin ve hikmetin taşıyıcısı olma görevini yükler.

Bu anlayışa göre:

              •            Teknoloji insanın efendisi değil, insanın emanetine hizmet eden bir araçtır.

              •            Bilgi, tek başına değer üretmez; ona yön veren ahlaki pusuladır.

              •            Toplumun gelişmişliği, yalnız teknik ilerlemeyle değil, insani erdemlerle ölçülür.

Dolayısıyla İslam’ın insan tasavvuru ile Toplum 5.0’ın insan merkezli yaklaşımı arasında derin bir paralellik vardır.

Bu iki düşünce sistemi farklı tarihselliklerden ve kültürlerden doğsa da bazı temel noktalarda kesişir:

a) İnsan Merkezli Yaklaşım

              •            Toplum 5.0’da: Teknoloji insanın mutlu ve güvenli yaşaması için vardır.

              •            İslam’da: Evren insanın imtihanı, sorumluluğu ve gelişimi için yaratılmıştır.

b) Ahlaki Teknoloji

Toplum 5.0 yapay zekâdan nesnelerin internetine kadar tüm dijital altyapılara etik bir yönlendirme getirir.

İslam ise bilginin ahlaktan kopmasını, insanın eşyaya esir kılınmasını tehlikeli sayar.

c) Sosyal Adalet

Japon modelinde toplumsal uyum, eşitlik ve refah ön plandadır.

İslam’da bu; “komşusu açken tok yatan bizden değildir” ilkesinden zekâta kadar geniş bir normatif yapıyla teminat altına alınır.

d) Sürdürülebilirlik ve Emanet Bilinci

Toplum 5.0, çevresel ve sosyal sürdürülebilirliği merkezine alır.

İslam’da insan, yeryüzünün emanetçisi olarak ekosistemin korunmasından sorumludur.

Bu iki kavramsal evreni bir araya getirdiğimizde ortaya şu sonuç çıkar: Teknoloji, insanın anlam arayışını zayıflatan değil; insanı yetkinleştiren ve özgürleştiren bir güç olmalıdır. Bu bağlamda:

              •            Ahlaki yapay zekâ modelleri geliştirilmeli, karar algoritmaları etik ilkelerle uyumlu olmalıdır.

              •            Eğitim sistemleri yalnız SİSTEM’e değil, erdem, adalet, sorumluluk ve hikmete de odaklanmalıdır.

              •            Teknoloji politikaları, ekonomik verimliliği esas almaktan çok, insan onurunu ve toplumsal iyiliği artırmayı hedeflemelidir.

              •            Dijitalleşmenin getirdiği eşitsizlikler, toplumsal dayanışma mekanizmalarıyla azaltılmalıdır.

Bu yaklaşım, hem Toplum 5.0’ın ruhuna hem de eşref-i mahlukat felsefesine uygun olan yoldur.

Toplum 5.0 yalnız modern bir teknoloji projesi değil, aynı zamanda medeniyetler arası bir değer diyalogu için önemli bir fırsattır. Japonların geliştirdiği bu vizyon, İslam düşüncesindeki insan merkezli yaklaşım ile bir araya geldiğinde daha bütüncül bir anlam kazanır.

Bu nedenle geleceğin toplumunu kurarken sorulacak en temel soru şudur:

Teknolojiyi nasıl kullanırsak insan, gerçekten eşref-i mahlukat olur?

Toplum 5.0’ın geleceğe dair en anlamlı katkısı da işte bu soruya verdiği cevaptır:

İnsanı merkeze alarak.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —