Bu ailelerin akrabaları ve yakınları ile olan ilişkileri, eskiye oranla en aza inmiştir. Aile hayatında ortaya çıkan sorunlar, çözüm arayışına doğru aileyi itmektedir. Bunlar, karı-koca arasında anlaşmazlık olabileceği gibi; duygusal bozukluklar, kazancın azlığı veya işsizlik, hastalık, kaza, sağlık problemleri, ailenin geçimini sağlayan ailenin işini bırakıp gitmesi veya mesken şartlarının kötülüğü, kira ödemeleri, eğer anne çalışıyorsa çocukların bırakılacak kreş veya gündüz bakımevi bulamaması, bulsa dahi ücretini ödeyememesi, çocukların suç işlemeleri veya suç çeteleri ile birlikte olmaları, çevreye uyum sağlayamamalar da aile problemlerine neden olmaktadır.
Türkiye’de, tüm dünyada olduğu gibi sanayileşme ve modernleşme ile birlikte aile hem küçülmekte hem de çözülmektedir.
Boşanmalar hızla artmaktadır.
Anne ve babalar çocuklar üzerindeki otoritelerini kaybetmektedirler.
Eşlerin ferdiyetçiliği ön plana çıkmakta, fedakârlık ruhundaki çöküş, doğum oranının gerilemesine yol açmaktadır.
Eşlerden kadının eskiye nazaran daha çok çalışması ve kazanması, eşine ve çocuklarına daha az zaman ayırmasına neden olmaktadır.
Eşler gerek günlük yaşamda gerekse yasalar önünde daha eşit haklara sahip olmalarından dolayı ferdileşmeyi ya da ayrı yaşamayı tercih etmektedir.
Geleneksel aile otoritesi ve yazılı olmayan kurallar daha az kullanılır olmuş bu da eşlerin birbirine sadakatini artan hızda azaltmıştır.
Akrabalık ilişkileri giderek erozyona uğramaktadır.
Aile içinde yaşayan kişi sayısı 1800’lü yıllarda 9,6 kişi iken, 1900’lü yıllarda 7,2, 1950’li yıllarda 5,4, 2000’li yıllarda ise 3,5 kişi civarında olduğu tespit edilmiştir. Bu oran çekirdek aile yapısı ile düşmeye devam edecektir.
Aile, toplumumuzun temel birimidir. Bu görüş T.C. Anayasalarında da yer almış ve “Aile Türk toplumunun temelidir” maddesine özenle yer verilmiştir. Bu anlayışla son hükümetlerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kurularak, bu bakanlık 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan etmiştir.
Çok önemli olan bu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sanayileşme, modernleşme, köyden şehirlere göçler, geleneksel aile yapısındaki bu çözülmeye çare arayan bir kuruluştur. Bu kuruluşun başında bir Bakan olmakla birlikte, Batı’da örneklerini çok gördüğümüz resmi bir görev ve sorumluluk olmamakla beraber, Cumhurbaşkanımızın eşi (First Lady) Sayın Emine Erdoğan aktif görev alarak himayelerinde çeşitli politika ve etkinlikler gerçekleştirmektedir.
First Lady’lerin bu fahri görevleri takdir edilmiş, toplumsal destek almışlardır.
Umuyorum ki geçmiş yıllardaki “Koruyucu Aile” programlarındaki başarılı çalışmalarını, şimdi de 2025 Aile Yılı’ndaki programlarda gerçekleştirir.
Toplum olarak, aileler olarak buna ihtiyacımız var.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi olarak Türkiye’nin günümüzdeki First Lady’si Sayın Emine Erdoğan, T.C. Cumhuriyeti’nin 2025 yılı Ailemiz Geleceğimiz temalı çalışmalarında aktif rol almaktadır.
Cumhurbaşkanları ve Eşleri:
Mustafa Kemal Atatürk – Latife Uşşaki
İsmet İnönü – Mevhibe İnönü (1938–1950)
Celal Bayar – Reşide Bayar (1950–1960)
Cemal Gürsel – Melahat Gürsel (1960–1966)
Cevdet Sunay – Atıfet Sunay (1966–1973)
Fahri Korutürk – Emel Korutürk (1973–1980)
Kenan Evren – Sekine Evren (1982–1987)
Turgut Özal – Semra Özal (1989–1993)
Süleyman Demirel – Nazmiye Demirel (1993–2000)
Ahmet Necdet Sezer – Semra Sezer (2000–2007)
Abdullah Gül – Hayrünnisa Gül (2007–2014)
Recep Tayyip Erdoğan – Emine Erdoğan (2014–günümüz)