Kuzeyinde Ukrayna-Rusya savaşı, güneyinde İsrail-Filistin savaşı ve Suriye’deki yapılanma krizi, ülkemiz içindeki inanılmaz derecedeki büyük orman yangınları, sürekli devam eden depremler ve artçı sarsıntılar, hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı, okulların açılması ile büyüyerek katlanan masraflar ve kış mevsiminin ayak sesleri bizleri sürekli strese sokmaktadır.
Sizleri evimizde, iş yerlerimizdeki vazolarda, satış mağazalarının vitrin ve reyonlarında rengarenk görüntüsü ile iç dünyamızı ferahlatan ve aydınlatan, stresten uzaklaştıran, yazımızın başlığı olan “yapay çiçek” konusunun ülkemize girişinin ticari hikayesini anlatmak istiyorum.
80’li yıllarda Başbakan olan Turgut Özal’ın gümrük duvarlarını kaldırması ve ithalat serbestliğini getirmesi ile ülkemiz yabancı kaynakları malların cenneti olmuştu. Ben o sıralarda bir moda devi olan Vakko’nun toptan satış bölümünü yönetiyordum. Birgün dahili telefonum çaldı. Karşımdaki ses patronumuz Vitali Hakko, “Gelir misin?” diyerek beni odasına çağırdı. Biz üst düzey çalışanlar kendisine “Bay Vitali” veya “Mösyö Vitali” diye hitap ederdik. Odasına girdiğimde kardeşi “Bay Alber” ve fikirlerine çok değer verdiği ablasının oğlu ve yeğeni “Bay Alberto” ile birlikte oturuyorlardı.
Bay Vitali bir kutu içinde olan rengarenk çiçeklerden oluşan “yapay çiçekleri” göstererek bunları Anadolu müşterilerimize satabilir misin dedi? Ben de “Sürekliliği olacaksa ve makul bir Vakko fiyatı olursa neden olmasın, satabiliriz” dedim. Bay Vitali, “O zaman Pazar araştırması yap ve makul Vakko fiyatı nedir bir göreyim” dedi. Ardından Alber ve Alberto bu çiçeklerin Vakko mağazalarında satılmasını “Bu bizim işimiz değil, biz moda ve tekstil alanında faaliyet gösteren kuruluşuz, bu ürün bizi ucuzlatır” diyerek itiraz ediyorlar dedi.
“Aranıza girmek ve yorum yapmak istemem Bay Vitali” dedim. “Ancak bir yenilik bu, bu yeniliğe Vakko’nun ürünlerini satan Anadolu müşterileri için de çok cazip bir ürün” dedim. Çiçek kutusunu elime verdi ve “Üzerinde çalış” dedi. Ben çiçekleri hayran hayran incelerken aralarında bazı etiketler dikkatimi çekti. Bay Vitali bu kutudaki çiçekleri Fransa- Paris’ten getirmişti. Aslında yapay çiçekler o zamanlar İngiltere yönetiminde olan Hong Kong yapımı Çin ürünü idi. Ben bu etiketli çiçeklerden birisini alarak Bay Vitali’nin odasına gittim. Kendisine, “Bu çiçekleri Fransa’dan mı ithal edeceksiniz?” diye sordum. O da “Evet” dedi. “Ancak bu yapay çiçeklerin anavatanı Hong Kong oradan çok daha ucuza ithal edilebilir” deyince, “Hemen bana Hong Kong’a uçak bileti alsınlar” dedi ve oraya gitti.
Bilindiği gibi Bay Vitali ülkesini çok seven bir Türk Musevisi idi. Musevi tüccarların en önemli şansı dünyanın her yerinde bir muhatap bulmaları ve anlaşma yapabilmeleri idi. Öyle de oldu. Anlaşma ile birlikte çok çeşitli, rengarenk yapay çiçeklerden iki gemi konteynırı siparişi 20 gün içinde İstanbul’a geldi. Gümrük işlerinden sonra yapay çiçekleri hazırladığımız ve adına “Çiçek Atölyesi” dediğimiz depolara yerleştirdik. Vakko amblemli çok şık, tanıtım etiketi üzerinde fiyatı da bulunan yapay çiçekleri müşterilerimizin görüşüne sunduk.
Bu arada Bay Vitali beni odasına çağırarak, “Sana bu ürünün satış cirosundan %2 vereceğim” dedi. Ben de masasında bulunan boş bir dosya kağıdını uzatarak “Bunları yazın ve imzalayın” dedim. Tereddüt etmeden yazdı, imzaladı ve bana verdi.
Türkiye’de daha henüz görülmemiş bu albenisi yüksek ürüne talep çok hızlı oldu. Gelen iki konteynır malın %50’sini bir ay içinde bitirdik. Yeni sipariş dosyasını Bay Vitali’ye götürdüğümde rakamları 5 kat, bazılarını da 10 kat artırarak Hong Kong’a ilettik.
İlk sipariş bitmek üzere idi ki yeni 12 gemi konteynırı mallarımız gümrüğe geldi. Bu süreç 3 ay içerisinde Eylül ayı ile Aralık sonuna kadar tüm siparişler yeni yılın getirdiği kutlamalarla birlikte satıldı. Biz toptan satıcılar ve Bay Vitali çok memnundu.
O güne kadar İstanbul Beyoğlu, Kadıköy, Ankara ve İzmir mağazalarında satışını istemeyen Bay Alberto’da yeni yıldan itibaren çiçek reyonu hazırlatarak Vakko mağazalarında da yer almaya başladı.
Bu başarılı pazarlamanın hızı ile eski Yıl bitmiş, yeni ticari yıl başlarken Ben Bay Vitali’nin vermeyi vaat ettiği satış cirosu primimi istemeye gittim. O da Muhasebe Müdüründen yapay çiçek satış rakamlarını istedi. Muhasebe müdürünün getirdiği raporları görünce gözleri fal taşı gibi açıldı. Bana döndü dedi ki “Kârın %05’ini muhasebe sana prim olarak ödesin” dedi. Ben de kârın değil satış cirosunun %2’si olduğunu söyledim. Hemen itiraz etti. Ben de yazılı ve imzalı kağıdınız var dedim. “Getir bakayım” dedi. Ben hazırlıklı idim ve imzalı kağıdı dolabımdan alıp getirdim. Baktı, okudu, tekrar bana baktı, kağıdı tekrar okudu. Masasında duran silgiyi alarak “satış cirosu” yazısını ve “%2” oranını kağıdı parçalayacak derecede sildi ve üzerine “kârdan ve %05” yazdı. İşte şimdi oldu dedi. Ben bu yaptığınız doğru değil dedim. Bu esnada Muhasebe Müdürü eliyle sus işareti yaptı ve birlikte dışarı çıktık. Muhasebe müdürü satış cirosunun bu derecede yüksek olacağını Bay Vitali dâhil hiç kimse bilmiyordu. Şirketteki prim dengelerini bozmamak için böyle yaptı. Yoksa seni çok sever ve takdir eder. Bu rakamları yoksa verirdi dedi. Rakam %05 hesaplı idi ve kârdan prim olarak oldukça yüksekti. Diğer oran ise çok büyük yankı yapabilirdi.
Bay Vitali ileriki yıllarda eşimin hastalığı ve Amerika Masraflarında, Araba ve Daire alınmalarında çok çok önemli destekler verdi. Yıllar sonra görevini oğlu Cem’e devredip, ben de 17 yıl çalıştığım Vakko’dan kendi isteğimle ayrıldığımda çalışanın en doğal hakkı olan kıdem tazminatımı oğlu ödemedi. Yasal hakları vardı ancak bana bu yapılmamalı idi.
Yapay çiçek satışlarının hızı iki yıl daha böyle devam etti. Ancak Vakko’yu sürekli kopya eden firmalar ile Aksaray ve Eminönü valiz esnafı bu yapay çiçekleri getirip raflarına koymaya başladılar. Bu endişeli gelişmeleri düşünürken gene çareyi Bay Vitali buldu.
Bana dedi ki: “Yarın Ester-Lauder kozmetik firmasının Ankara Vakko mağazasındaki standının açılışına gideceğiz” dedi.
Ankara’daki açılışı yaptıktan sonra beni Fransız Kültür Merkezine götürdü. Oradaki sergi salonunda Japonya’dan gelen adına İKEBANA dedikleri çiçek tanzimi yapan sanatçıları gördük ve çok hoşumuza gitti.
Bay Vitali vitrin dekoratörleri Hayri ve Halit’e “Bizim yapay çiçeklerden bu tarza benzeyen aranjmanlar yaptıralım. Piyasa bunu kopya edinceye kadar seneler geçer” dedi. Hakikaten bu aranjman işi çok tuttu. Gerek fiyat açısından gerekse satış açısından muhteşem bir ciro yakaladık. Bay Vitali’nin yaratıcı gücü önsezisi ve halkını tanıma özelliği burada da kendini göstermişti.
Muhteşem bir insandı, otoriter, ancak insani yönü çok kuvvetliydi. Ülkemizin iş dünyasında yetiştirdiği 100 büyükler arasında önemli yer işgal ediyordu. Yüce Tanrısının yanında huzur içinde uyusun.