Türkiye’de İklim Değişikliği Kanunu Tarım ve hayvancılık sektörleri üzerinde çeşitli etkiler yaratabilir. Kanunun amacı, iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklemektir. Bu bağlamda, su ve gıda güvenliğinin artırılması için gerekli tedbirlerin yasal düzenlemelerle güvence altına alınması hedeflenmektedir. Ayrıca, organik tarım ve hayvancılığın desteklenmesi planlanmaktadır .
Ancak, bazı eleştirmenler kanunun Türkiye için olumlu etkileri arasında, iklim değişikliğinin tarım üzerindeki olumsuz etkilerini azaltma ve sürdürülebilir üretim yöntemlerini teşvik etme çabaları sayılabilir.
Ancak, uygulamada karşılaşılabilecek zorluklar ve sektör temsilcilerinin dile getirdiği endişeler, dikkate alınması gereken önemli hususlardır.
Tarım ve hayvancılık, sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel açıdan da çok önemli alanlar. Yeni iklim değişikliği yasasının amacı iklim krizine karşı daha dayanıklı bir ekonomi ve ekosistem inşa etmek olsa da, uygulama biçimi ve içerdiği bazı maddeler özellikle küçük üreticiler, çiftçiler ve hayvancılıkla geçinenler açısından tehdit gibi algılanabiliyor.
Muhalif çevrelerin endişeleri birkaç temel noktada yoğunlaşıyor:
1. Üretim Üzerindeki Kısıtlamalar: “Sertifikalı ürün”, “metan salınımı vergisi”, “çevresel etki denetimi” gibi uygulamaların, özellikle küçük üreticilerin maliyetlerini artıracağı, üretimi azaltabileceği veya tamamen durdurabileceği söyleniyor.
2. Hayvancılığa Getirilen Sınırlamalar: Metan gazı salımıyla mücadele gerekçesiyle hayvancılık faaliyetlerinin daraltılması, kırmızı et ve süt üretiminde düşüşe ve fiyat artışına yol açabilir. Bu da gıda enflasyonunu tetikleyebilir.
3. Yabancı Şirketlere Açılan Alanlar: Bazı çevreler, bu yasanın “yeşil dönüşüm” bahanesiyle tarımı büyük, çok uluslu şirketlerin tekeline sokabileceğini; küçük üreticinin ise sistem dışında kalabileceğini savunuyor.
4. Demokratik Katılım Eksikliği: Çiftçilerin, kooperatiflerin, ziraat odalarının ve halkın yeterince bilgilendirilmeden ve katılımı sağlanmadan böyle bir yasanın hazırlanmış olması, meşruiyet tartışmalarını gündeme getiriyor.
Sonuç olarak:
Paris İklim Anlaşması dün akşam TBMM Genel Kurulunda onaylandı. Yasada çevre koruması adına doğru hedefler olabilir ama uygulamada üreticinin, köylünün, çiftçinin yanında yer almayan, onları sürecin dışında bırakan bir yaklaşım, ciddi sosyal ve ekonomik sorunlara yol açabilir.
Hep birlikte bekleyip göreceğiz sonuçları.