Avrupa’daki Zafer Gecesi!”
Çok ender spor yazısı yazarım. Dün yorgun bir Fenerbahçe taraftarı olarak spor sadece Futbol değil başka branşlarda da şampiyonluk alkışı hakediyor demiştim. Ya da mealen ona benzer bir yazı kaleme almıştım. Evet dün söylediklerimi bugün yaşadık:
Avrupa’da, basketbolun en büyük sahnesinde, bu gece tarih yazıldı. O sahne, sarı-lacivertin rengine büründü. Fenerbahçe Beko, Avrupa’nın zirvesine bir kez daha adını altın harflerle yazdırdı!
Bir kulübün, bir camianın, milyonlarca kalbin hayaliydi bu zafer. Ve bu gece, o hayal gerçeğe dönüştü. Fenerbahçe Beko, Euroleague kupasını müzesine götürdü; ama aslında bu kupayı milyonlarca Fenerbahçe taraftarının yüreğine yerleştirdi.
Maçın son düdüğüyle beraber gözümde yaşlar, kalbimde tarifsiz bir gurur vardı. Obradovic’ten bu yana Avrupa’nın elit kulüpleri arasında dimdik duran Fenerbahçe, bu sezon başında Dimitris Itoudis yönetiminde başladığı yolculuğu, şampiyonlukla taçlandırdı. Bu sadece bir zafer değil; inancın, sabrın, emeğin ve birbirine inanan bir takımın hikayesi.
Final maçında parkede dökülen ter, son saniyede gelen kritik üçlük, ribaundlar, savunmada yapılan o ölümüne baskı… Her bir detay Fenerbahçe’nin şampiyonluk ruhunu yansıtıyordu. Ve o an… Kupa havaya kalkarken salonda yankılanan “Fenerbahçe” tezahüratları, İstanbul sokaklarına taşan sevinç çığlıkları…
Bu zafer sadece basketbol takımının değil. Bu, yıllardır futboldan voleybola, yüzmeden atletizme her branşta başarıya koşan, vazgeçmeyen, yenilse bile asla pes etmeyen Fenerbahçe’nin ta kendisi. Bir kez daha görüldü ki Fenerbahçe sadece bir kulüp değil; bir inancın, bir mücadelenin ve asla sönmeyen bir meşalenin adı.
Bu zafer başta oyuncuların tüm teknik ekibin , yöneticilerin ve her şeyden önce, o salonları sarı-laciverte boyayan, gece gündüz destek veren büyük Fenerbahçe taraftarının. Bu zaferin mimarı tüm Fenerbahçe camiası.
Artık Fenerbahçe bir Avrupa şampiyonu…