Söz uçar yazı kalır. Ya mesaj?

Geçenlerde telefonuma bir mesaj geldi; “İzliyorum seni. Yakında görüşeceğiz.”

Tanımadığım, telefonumda kayıtlı olmayan birinden gelen bir mesaj. Yakında görüşürüz diyor. Beni izliyormuş. Kim bu? Yakında görüşürüz ne demek? Tehdit mi ediliyorum? Beni kim tehdit eder? 

Neyse bir süre sonra mesele anlaşıldı. Uzun süredir yurtdışında olan bir arkadaşım yaz tatili için Türkiye’ye geliyormuş. Telefonunu değiştirmiş ama bana söylemeyi unutmuş. Rahatladım. Fakat düşünmeden de edemedim; “Arkadaşımın özlemle ve heyecanla, belki gülümseyerek yazdığını ben neden bir tehdit mesajı gibi okudum. Normal mi bu?”

Evet.

Buna benzer yanlış anlamalar muhakkak sizin de başınıza gelmiştir. Muhatabınız bir şey yazmış, siz de onu yanlış anlamışsınızdır. Ya da sizin mesajınızı karşı taraf bambaşka anlamıştır. 

Oluyor bunlar.  Çünkü yazı, geri bildirimi olmayan bir iletişim biçimidir. 

İletişimciler, mesajların yüzde 65’inin beden dili, yüzde 38’inin sesin niteliği, yüzde 7’sinin de kelimeler aracılığıyla taşındığını ileri sürerler. Yani iletişimin temel kaynağı, hareket (ya da duruş) ve sesin algılanış biçimi. Anlam taşıyıcı kelimelerin iletişimdeki payı ise sadece yüzde 7. 

Yani bir sözün hangi duruş pozisyonundayken hangi ses tonuyla söylendiği, ne söylendiğinden daha önemli vereceğiniz mesaj açısından.  

Peki neden? Duruş pozisyonu ve ses tonu iletişime ne katıyor da mesaj karşı tarafa iletilebiliyorken yazıda bu eksik kalıyor? Nedir bu?

Bağlam. Duruş pozisyonu ve ses tonu mesaja bir bağlam katıyor. Gülümseyen bir yüz, yumuşak bir ses tonu, kelimenin bağlamını ve ne anlama geldiğini belirliyor. 

“Sersem” kelimesini alın mesela. Bu kelime nasıl söylendiğine bağlı olarak bazen bir sevgi ifadesi bazen de hakaret olarak algılanır. 

Oysa yazı öyle değil. Haydi, “oku baban gibi eşek olma” cümlesinin içinden çıkabiliyorsanız çıkın bakalım.  Ne anlama geldiğini söyleyin. Virgül kullanılmadığında bağlam oluşturma işi okuyucuya kalır. Böylece anlam, iletenin değil iletilenin algısının ürünü olur. 

Öyleyse nedir bu bağlam? Bütün kullanımlarını içerecek biçimde” bütünlük” diye özetlenebilir. Bir şeyi bağlamı içinde değerlendirmek, o şeyi bütünlüğü içinde ele almak demektir. İçinde yer aldığı bütün şartların dikkate alınması anlamındadır. Ancak bütünlük kavramı sadece yatay ilişkiler ağını, sosyolojiyi kapsamaz, aynı zamanda geriye doğru dikey ilişkiler ağını da yani tarihi de kapsar. Bir şeyi bütün olarak kavramak istiyorsak konuya hem sosyolojik hem tarihsel bakmamız gerekir.

Ne çok iş değil mi. Bir mesajı doğru anlamak için insan bu kadar zahmete girer mi? Tabii ki hayır. Sözlü iletişimde insan mesajları alırken zihinsel kısa yolları kullanır. Sözlü iletişimin geri bildirim özelliği mesaj doğru algılanmasa bile büyük sorunların çıkmasını önler. 

Ancak yazılı mesajlarda durum biraz farklıdır. Yazı veya metin, doğası gereği kısmidir ve tek taraflıdır. Okuyucu kullanılan kelime ve imla işaretleri yardımıyla mesajı çözmek zorundadır. Kullanılan kelimelerin anlamını destekleyen yardımcı unsurlardan mahrumdur 

Bu nedenle okuyucu yazıyı istediği gibi okur. Düşünme ve algılama sürecini şekillendiren kısa yolları kullanmasının önünde hiçbir engel yoktur. Bunların ortaya çıkardığı sakıncaları düzeltecek geri bildirim mekanizmaları da yoktur okuma eyleminde. Mesajı algılamak güçtür ve çok çaba ister. (Zahmete girmekten kaçınan ve şimdiye ayarlı insanın hiç girişmeyeceği bir yöntem.) 

Bir hikâyeyi, bir romanı ya da bir herhangi bir yazıyı ikinci kere okuduğunuzda yeni şeyler keşfettiyseniz, bunu yazarın edebi olgunluğuna ve felsefi derinliğine vermemiş olduğunuzu umarım. Bu, okumanın doğal niteliğidir. Çünkü “Bütün okumalar eksiktir”. 

Buna bilimsel okumalar da dahildir.

Belki de sadece okumalar değil, bütün yazılar da eksiktir.  Yani sadece anlama değil anlatma da tam değildir. 

Hazreti Mevlâna’nın dediği gibi, fili doğru anlatmak için onu bir “bütün” olarak kavramak gerekir. 


Baki Alkaçar

3.07.2025 09:20:00


İBB’ye yönelik yolsuzluk soruşturmasında yeni detaylar ortaya çıkıyor

Datça Ülkü Ocakları Başkanı evinde ölü bulundu

Bozüyük’te şarampole devrilen otomobildeki 3 kişi yaralandı

Otomobil otobüse çarptı: 2 yaralı

Çardak yangını mahalleliyi korkuttu

Çeşme yangınında müdahale iyiye gidiyor

Muğla orman yangını söndürme çalışmaları sürüyor

Lazer Nükleoplasti ve RF Ablasyon ANKA Hastanesi’nde

Bayburt Devlet Hastanesine Haziran ayında 44 bin 113 kişi başvurdu

Güney Koreliler Kültepe’yi keşfediyor

529 yıllık vakıf geleneği yaşatıldı: 22 çocuk sünnet şenliğinde doyasıya eğlendi

Muratpaşa, 19 araçla yangına müdahale etti

Muğla’da orman yangını

Köpeği otomobile bağlayarak çektiren şahsa ceza

Kırıkkale’de ’uyuşturucu ticareti’nden aranan hükümlü yakalandı

Soli Pompeipolis turizme kazandırılacak

Sirenleri umursamayıp, orman yangına giden ekibe yol vermemişti: O sürücüye ceza kesildi