Önümüzdeki günlerde seçmenin tercihinin nasıl değişebileceği konusunda birçok varsayım yapılıyor. İç ve dış siyasi gelişmelerin, ekonomik gidişatın seçmenin oy verme davranışını nasıl etkileyeceği konusunda çeşitli görüşler ileri sürülüyor.
Kuşkusuz zamanında yapılması halinde daha iki yıl varken genel seçim sonuçlarına ilişkin bir tahmin yapmak oldukça zor. Ancak acaba gerçekten bir öngörüde bulunmak mümkün değil mi?
Düşünme ve karar verme üzerine yaptığımız okumalar çok genel de olsa bu konuda bazı ipuçları veriyor gibi. Aşağıda bir grafik var. Grafik yakından incelediğinde önümüzdeki seçimlerde seçmeni hangi dürtünün yönlendirebileceğini söylemek mümkün görünüyor sanki.
Grafik: Uzun Dönemli Çevrimler ve Siyasi Yansıma

Kaynak: Uzun dönemli çevrimler için TÜİK, GSMH verileri kendi hesaplamalarımız, seçim sonuçları için YSK
Grafikte Türkiye’nin uzun dönemli ekonomik dalgalanmaları ve bu dalgalanmalar boyunca yapılan genel seçimler, bu seçimlerde en çok oy alan partiler ve bu partilerin aldıkları oy oranları gösteriliyor. 1946 yılından 2023’e kadar Türkiye’de 21 genel seçim yapılmış. Aynı dönemde Türk ekonomisinde de 4 uzun dönemli çevrim var.
Daha önceki yazılarımdan birinde değinmiştim uzun dönemli çevrimlere. Uzun dönemli çevrimler Türkiye ekonomisinin yıllık performansının dokuz yıllık ortalama büyüme ortalamasına göre nasıl değiştiğinin hesaplanmasıyla çiziliyor.
Buna göre Türkiye ekonomisi ortalama yirmi yıl süren ekonomik dalgalanmalarla büüyor. Yani ekonomi sürekli büyürken bazen ortalamanın üzerinde bazen de bu ortalamanın altında performans gösteriyor. Çevrimlerle ilgili inceleme ekonominin yaklaşık on bir yıl ortalamanın üzerinde dokuz yıl da ortalamanın altında büyüdüğüne işaret ediyor. Ortalamanın üzerinde büyüdüğü döneme yükseliş veya çıkış, altında büyüdüğü döneme de iniş diyoruz. Ekonominin çevrimlerle nasıl büyüdüğü konusunda aşağıdaki şekil fikir verebilir.
![]() | Yukarıya doğru düz çizgi ekonominin yıllar içinde büyüdüğünü gösteren çizgidir. Dalgalanmalar da ekonomi büyürken performansın ortalamanın üzerinde veya altında seyrettiği dönemleri yansıtmaktadır. Türkiye ekonomisi için çizilen çevrimler dipten dibe yaklaşık yirmi yıl olarak ölçülmüştür. |
Düşünme ve karar verme açısından ekonomik performansın önemi bu performansların kişilerin hayata bakışlarını veya onların moodunu etkilemesi nedeniyledir. İyi ekonomik performans insanların moodunu yükseltir, hayata bakışını daha olumlu kılar ve iyimserliği artırırken, iniş dönemlerinin zorlukları kişilerin kötümserliğe kapılmasına neden olduğu için moodu olumsuz etkilemektedir. (Bu çıkarımının daha çok gözleme dayalı bir çıkarım olduğunu hemen ifade etmek gerek.) Kuşkusuz insanların dünyaya iyimser veya kötümser bakışları oy verme davranışlarına da yansıyor.
Kabaca söylersek, Türkiye’deki uzun dönemli çevrimleri şu şekilde dönemlere ayırmak mümkün;
Çevrim Çıkış İniş
1946-1961 1946-1954 1955-1961
1961-1980 1961-1972 1972-1980
1980-2001 1980-1991 1991-2001
2001-2023 2001-2013 2013-2023
Türkiye’deki büyüme evrelerine bakıldığında, çıkış dönemlerinde güçlü iktidarlar iniş döneminde de koalisyonlar olduğu görülmektedir. 1946-1954 çıkışında Demokrat Parti iki kez üst üste seçim kazanmıştır. (İniş dönemi sayılabilecek 1957 seçiminden de Demokrat Parti galip çıkmayı bilmiştir.) 1961-1972 çıkış döneminde ise Adalet Partisi 1965 ve 1971 seçimlerini üst üste iki seçim olarak kazanmıştır.
1980-2001 yükseliş döneminde ise Anavatan Partisi 1983 ve 1987 seçimlerini üst üste kazanmıştır. 2001-2023 döneminin tamamında AK Parti seçimlerden birinci parti olarak çıkmıştır. Ancak 2015 Haziran genel seçiminden tek başına hükümet kuramayacak bir sonuçla çıkması, arkasından 2018 ve 2023 seçimlerinde 2015’e göre daha az oy alması, çevrimler için çizilen genel şemanın bu dönem için de geçerli olduğunu düşündürmektedir. Bu dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel popülaritesinin partisinin üzerinde olması AK Partinin iktidarını sürdürmesini sağlamış görünmektedir. Bu popülariteyi de seçmenin Erdoğan’a duyduğu güven olarak nitelemek doğru olacaktır.
Çevrimin çıkış aşamasında iktidarların üst üste seçim kazanmasını düşünme ve karar analizi açısından insanın statükosunu değiştirmeme isteği ile ilişkilendirmek mümkündür. Seçmen, çıkış döneminde bir kez şans verdiği partiye ikinci seçimde de şans vermeye devam etmektedir. Bunda ekonominin büyümesinin, işlerin iyi gitmesinin kuşkusuz katkısı bulunmaktadır. İşlerin kötü gittiği dönemde ise seçmen desteklediği partiden hemen bütünüyle vaz geçmemekte fakat tereddüt göstermektedir. Bu da koalisyonlara neden olmaktadır. Statüko değişikliği ekonomik sıkıntıların çevrimin dibinde had safhaya ulaştığı dönemde gerçekleşmektedir.
Uzun dönemli çevrimler itibariyle genel seçim sonuçlarına bakıldığında, her uzun dönemli çevrimde farklı bir kişiliğin siyasi hayatı domine etmesi dikkat çekicidir. 1946 çevriminde Menderes dominant figürdür. 1961 çevriminde Demirel siyaset sahnesini domine etmiştir. 1980 çevrimine gelindiğinde dominant figür Özal olmuştur. 2001 çevriminde ise siyaset sahnesine Erdoğan çıkmıştır. Her yeni dönemde önceki dönemdeki dominant kişi ve kadrolar tasfiye olmakta ve yeni dönemin aktörleri öncekilerin yerini almaktadır. Eskilerin tasfiyesinde Menderes’in darbe sonucu iktidardan düşmesi, Özal’ın vefatı gibi siyasi olmayan unsurların rol oynadığı ileri sürülebilirse de Özal’ın ve Erdoğan’ın kendisinden önceki dönemin figürlerinin tasfiyesinde seçmenin siyasi tercihlerinin rolü inkar edilemez.
Düşünme ve karar verme açısından bakıldığında her yeni liderin bir önceki kadrolara göre seçmen tarafından daha güven verici bulunduğunu söylemek yanlış olmaz.
Gerçekten ekonomik iniş evreleri, dönemi domine eden figürlerin güven kaybına uğradığı dönemlerdir. Bu da siyasi tercihlere ve oy davranışlarına yansımakta lider, parti kadrosuyla birlikte güven kaybına uğramaktadır. 1980’e ve 2001’e doğru giderken iktidardaki liderlerin ve partilerinin başına gelen budur (Demirel’in iktidardan askeri darbe ile uzaklaştırılması bunu değiştirmemiştir). 2001 çevriminin iniş döneminde seçmenin kısmi olarak tereddüt içine düştüğü söylenebilir. Ancak bu dönemin siyasi rejiminin de gereği olarak, parti kadrolarına olan seçmen güveni azalsa da lider olarak Erdoğan’ın seçmen kitlesi nezdindeki güveni hala çok yüksektir. 2023 genel seçim sonuçları ve Başkanlık seçim sonuçları bunu açıkça göstermiştir.
Önümüzdeki seçimde de her seçimde olduğu gibi seçmen güven duygusunun doğrultusunda oy kullanacaktır.