“Şanssızlık Abi” veya “Petrol Vardı da Biz mi İçtik”

Bilmem sizin de başınıza geldi mi?

Geçtiğimiz günlerde arabanın farlarını kısa bir süre açık unutmuşum, akü bitiverdi. Garanti süresi dolmamıştı. Hemen Sadık Usta’nın dükkanında aldım soluğu. Biten aküyü aldılar, yenisini verdiler. Sorun çözülmüştü ama merakımı yenemedim, sordum; “Sadık Usta daha yeni almıştım aküyü, ne oldu da bitiverdi durduk yere? Ustanın cevabı çok kısa ve netti; “Şans Abi”.  

Şans. Şansızdım yani. Şansım yaver gitmediği için bozuk aküye denk gelmiştim. “Bu akü Türkiye’nin en ünlü markası, kalite kontrolünden geçirmiyorlar mı” diye soracak oldum, “Şansızlık abi, oluyor böyle” diye cevap verdi Sadık Usta. 

Mesele son derece basitti, herkesin başına gelebilirdi ve işte benim başıma  gelmişti. Çok inandırıcı gelmedi ama yine de “belki de oluyordur” diye mırıldanmadan edemedim dükkândan çıkarken. 

Aynı olay sizin başınıza gelse siz ne derdiniz? 

Günlük hayatımızda buna benzer, birçok olayla karşılaşmışsınızdır muhtemelen. Satıcıların sattıkları mal kusurlu çıktığında çok sık başvurdukları bir yöntem bu. Aslında sadece satıcılara özgü bir yöntem de değil. Özellikle olumsuz durumları açıklamak için fazla gerekçe dillendirmeden, kısa yoldan cevap vermek isteyen her kesin kullandığı bir yöntem. Basit ve etkili. 

Siyaset dünyasında sıklıkla kullanılan “onlar”, “başarılı olmamızı istemeyenler” ifadeleri de bu kategoridedir. Eğer bir başarısızlığımız söz konusuysa bunun sebebi ne olabilir; tabi ki bizim dışımızdakiler ve bizi çekemeyenler… Bunu daha fazla gerekçelendirmeye, neden başarısız olduğumuzu uzun uzun anlatmaya gerek var mı? Sizi çekemeyenler de size engel olmak istemiyorlar mı?

Siyaset sahnesinde, uzun uzun gerekçelendirmeden verilen cevapların en unutulmazlarını Süleyman Demirel’den dinlemişizdir. Demirel’in sözlerinden birçok örnek vermek mümkün ama 80’li yıllarda Bülent Ecevit’le ülkedeki akaryakıt kıtlığı konusunda giriştiği polemikte verdiği cevap bu örneklerin zirvesidir. İnsan zihninde oluşturduğu imajla son derece çarpıcı, kısa, basit bir açıklamaydı Demirel’inki. 

O dönem kısa hükümetler dönemiydi. Bir Ecevit, bir Demirel iktidar oluyordu. O günlerde de Ecevit iktidarı Demirel’e bırakmış muhalefet ediyordu. Ülke ekonomisi büyük bir sıkıntı içindeydi. Bazı ürünler piyasada bulunmuyordu. Bunlar arasında da en önemli ürün petroldü. Akaryakıt neredeyse karneyle verilecek kadar kıttı. Her benzin istasyonunda yakıt bulunmuyor, bulunanların önünde de uzun kuyruklar oluşuyordu. Doğal olarak bu durum iktidar-muhalefet çekişmesinin en önemli konusuydu. Ecevit ülkede petrol sıkıntısının sorumlusunun Demirel iktidarı iddia ediyor, iktidarı bıraktıklarında bütün petrol stoklarının tam olduğunu ileri sürüyordu. Bunu o kadar sık ve içtenlikle dile getiriyordu ki kamuoyunda iddianın gerçekliği konusunda neredeyse bir inanç belirmişti. İşte o anda Demirel çıktı ve bütün tereddütleri gideren o kısa cümleyi söyleyiverdi; “Petrol vardı da biz mi içtik”. Ve tartışma bitti… Öyle ya, stoklarda petrol olsaydı niye piyasada olmasındı.  İçecek değillerdi ya. İşin aslını kamuoyu tam olarak öğrenemedi. Başkası hükümette olsa muhtemelen devraldığı petrol rezervinin miktarını açıklar, tüketimin ne kadar olduğunu söyler ve kendisini savunmaya kalkardı. Verilen sayılar da polemiği asla bitirmez, karşılıklı iddialaşma sürüp giderdi. Oysa, Demirel, kısa, basit ve herkesin kolayca hayalinde canlandırabileceği bir gerekçeyle tartışmayı sonlandırmıştı.

Muhtemelen bu yazıyı okurken sizin de aklınıza buna benzer örnekler gelmiştir. Sadece siyaset sahnesinde değil yaşamımızın her alanında böyle birçok örnek bulmamız mümkün. Kısa, anlaşılması kolay, kapsayıcı ve basit açıklamaları kaçınılmaz biçimde, her zaman kabul edilebilir bulmuşuzdur. Çünkü fazla enerji harcamak istemeyiz.  Biyolojik yapımız vücudumuzun kendi ağırlığına oranla en fazla enerji tüketen organı beynimizi de mümkün olduğu kadar az enerji tüketmeye zorlar. Sorgulayarak zihinsel yükün altına girerek fazla enerji harcamaktansa kolay ve basit çözümleri tercih etmemizin nedeni bu. Hayatta kalma güdümüzün doğal sonucu. 

Ve, bu niteliğimizden herkes yararlanmak ister.

Günün sorusu: 

  1. İlk bakışta adamların boylarının eşit olduğunu fark edebildiniz mi? 
  2. Boyların aynı olduğunu öğrendiğiniz halde yine de farklı görmeye devam ediyor musunuz? 
  3. Neden?

 

 

 


Baki Alkaçar

27.05.2025 10:28:00


Ankara’da silahlı saldırı: 1 kişi yaralandı

Bursa’da iki otomobil kafa kafaya çarpıştı: 3 yaralı

Gastronomi şöleninde Düzce’nin lezzetleri sergilendi

Sarunas Jasikevicius: "Zaman geçtikten sonra ne kadar büyük bir başarı elde ettiğimizi anlayacağız"

Susurluk’ta sulama göletinde erkek cesedi bulundu

Samsun’da kamyonetin çarptığı 10 yaşındaki çocuk hayatını kaybetti

Konya’da boya ustasının kepçeden düşerek öldüğü ortaya çıktı

Bağcılar’da otomobil çarptığı çocuk yaralandı: O anlar kamerada

Sulama kanalına düşen engelli genç kız hayatını kaybetti

Mektup sevgiyle yazıldı, sevgiyle karşılık buldu

İnşaat temelinde mahsur kalan kediyi itfaiye kurtardı

Yola fırlayan kedi kazaya neden oldu: 1 yaralı

Trabzonspor, Antalyaspor maçının hazırlıklarına başladı

Kırıkhan’da saman yüklü tır alevlere teslim oldu

Konya’da otomobil ile kamyonet çarpıştı, yaşlı çift hayatını kaybetti

Köy ekmeği yapan kadınlar, ateşi söndürmeden gidince boş bina alev aldı

Gaziantep’te kaybolan 10 yaşındaki Onur’u arama çalışmaları devam ediyor