Bu yazımda, Renault Grup CEO’su Luca de Meo‘nun istifası sonrasında 2000 yılından bu yana süren Renault Nissan ittifakının gidişatı hakkında paylaşımda bulunmak istedim.
Ben 2000 yılında Oyak tarafından Renault MAİS genel müdürü olarak atandığımda, Renault teşkilatında Carlos Ghosn rüzgarı esiyordu. 1999 yılında ciddi mali sorunlar yaşayan Nissan‘ı canlandırma planı ile uçurumdan kurtaran Carlos Ghosn, maliyet katili unvanı ile büyük ün kazanmıştı. İki yılda global otomotiv endüstrisinin en verimli ve kar üreten markası haline getirdiği Nissan‘ın ve 2006 da da Renault‘un başına geçmiş, 2018 sonunda hakkındaki usulsüzlük suçlamaları ve yargı süreci başlayınca Japonya’dan firar etmişti.
O zamandan bu yana köprü altından çok sular aktı. Artık Nissan‘ın o parlak dönemi yok. Öyle ki Renault, Nissan’daki hisselerini muhasebeleştirme yöntemini değiştirmesinin ardından, Nissan’daki hisseleri için yaklaşık 11 milyar dolarlık bir zarar yazacak. Bu bilgi çok yeni açıklandı.
Bu durum, eski CEO Carlos Ghosn’un liderliğinde yürütülen küresel Renault Nissan ittifakının zayıflamasının ardından, iki şirket arasında hisselerin karşılıklı olarak azaltılmasıyla gevşeyen bağları yansıtıyor.
Renault‘un söz konusu muhasebe değişikliği, daha gevşek bir ittifak yapısına geçişi yönlendiren Luca de Meo’nun, CEO görevinden ayrılacağını duyurmasından sadece birkaç hafta sonra gelmesiyle ilgi çekiyor.
Renault son yıllarda Luca de Meo liderliğinde başarılı olurken, Nissan yeterli satış yapamadığı için durumunu zora soktu. Bu gelişme başarısızlıkla sonuçlanan Honda ile birleşme planını gündeme getirdi. Birleşme olmayınca CEO değişikliği ve birçok işten çıkarma işlemi kaçınılmaz oldu.
Nissan’ın hisse fiyatı şu anda Renault’nun yirmi yılı aşkın süre önce hisse aldığı zamanki değerinin altında seyrediyor. Bu da, Renault’nun Nissan hisselerini satarken muhasebe değerinde zarar yazmasına neden oluyor. WSJ tarafından dün açıklanan bu hamlenin, kalan hissenin defter değerini piyasa değeriyle uyumlu hale getirmek ve ileride yeni zarar yazma riskini azaltmak için yapıldığını anlıyoruz.
Renault‘a göre, nakit etkisi olmayan söz konusu 9.5 milyar euro (yaklaşık 11.2 milyar dolar) tutarındaki zarar temettü hesaplamasını etkilemeyecek. Bu zarar, ilk yarı mali tablolarında büyük ölçüde faaliyet gelir ve giderleri altında raporlanacak.
Nissan hisselerinin %35,71’ine sahip olan Renault, bundan böyle bu hisseleri “öz kaynaklar yoluyla gerçeğe uygun değer” esasına göre finansal varlık olarak değerlendirecek. Dolayısıyla, Nissan’ın hisse değerindeki dalgalanmalar doğrudan öz kaynağa yansıtılacak ve Renault’nun net kârını etkilemeyecek.
Gelen son açıklamalar, Renault Grubu ile Nissan arasındaki stratejik iş birliğinden kaynaklanan operasyonların ve iş birliklerinin pragmatik ve ticari odaklı bir yaklaşımla sağlam şekilde devam etmekte olduğu yönünde. Umarız global otomotiv endüstrisine örnek olmuş bir hikaye olan Renault Nissan ittifakı başarıyla yoluna devam eder.