Parlamenter sistem Türkiye için yeniden bir umut mu?

Sevgili okurlarım,

Son günlerde siyaset kulislerinde giderek daha çok dillendirilen bir ihtimal var: Türkiye’nin yeniden parlamenter sisteme dönüşü. Bu, yalnızca bir dedikodu değil; bürokrasideki bazı üst düzey konuşmalarda da adı geçen, kamuoyunda sessizce yankı bulan ciddi bir beklenti hâline gelmiş durumda.

Bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte Türkiye’de yürütme tek elde toplandı. Bu sistemin hem artılarını hem eksilerini yaşadık. Ancak geldiğimiz noktada, birçok konuda olduğu gibi yönetim anlayışında da bir yorgunluk, bir tıkanma söz konusu. Sorunların çözüm adresi tek bir kişiye yönlendirilmişken, bu yük artık hem ülkeye hem de Cumhurbaşkanına ağır gelmeye başladı.

Parlamenter sistemin belki de en büyük avantajı, karar alma süreçlerinin kurumsal akıl çerçevesinde ilerlemesi ve yetkilerin dağıtılmasıdır. O eski müsteşarlar vardı ya, liyakat sahibi, devlet terbiyesiyle yetişmiş, yılların deneyimine sahip isimler… Onların yeniden aktifleşmesi, bilene kulak verilmesi, devlet yönetiminde dengelerin yeniden kurulması demektir.

Düşünün; Cumhurbaşkanının daha sembolik, tarafsız ve dengeleyici bir rolde olduğu, Başbakanın yürütmeden sorumlu olduğu, her bakanlığın kendi içinde hesap verdiği, Meclis’in işlevli olduğu bir sistem… Bu sadece daha demokratik değil, aynı zamanda daha sağlıklı bir sistemdir. Çünkü sorunları tek bir kişinin omzuna yüklemek, çözüm üretmekten çok yeni sorunlar doğurur.

Ekonomiye gelirsek… Küresel krizlerin içinde yüzüyoruz. Amerika-İsrail eksenli gelişmeler, Orta Doğu’daki tansiyon, İran’ın tutumu, enerji fiyatları, kur dalgalanmaları… Bunların hepsi Türkiye ekonomisini etkiliyor. Ancak bu etkilere karşı direnç kazanmak, sadece para politikalarıyla değil, yönetimsel istikrar ve liyakatle mümkündür.

Bugün Türkiye’deki ekonomik dar boğazın arkasında sadece dış etkenler yok; içeride doğru kadroların eksikliği, alınan kararların hesap verilebilir olmaması da büyük rol oynuyor. Oysa parlamenter sistemde her icraatın bir karşılığı vardır; Meclis denetler, medya takip eder, halk sorar.

Yine kulislerde konuşulanlara göre, önümüzdeki süreçte ana muhalefetin iktidara gelme olasılığı yüksek. AKP’nin oy oranlarının %21’lere kadar düştüğü ifade ediliyor. Bu tablo, Türkiye’nin yeni bir yönetime ve sistem değişikliğine hazırlandığını gösteriyor olabilir.

Dilerim ki bu dönüşüm, rövanşist değil; uzlaşmacı, birleştirici bir anlayışla gerçekleşir. Çünkü asıl olan sistemin adı değil, içinde nasıl yaşadığımızdır. Hangi sistem olursa olsun, eğer demokrasi varsa, hukuk varsa, adalet varsa, o sistem yaşatır.

Ama bugün Türkiye için en doğru yol, liyakatin öne çıktığı, bir kişinin değil bir kadronun yönettiği, halkın Meclis eliyle yönetime katıldığı parlamenter sistem gibi duruyor.

Yine en doğrusunu zaman ve halkın iradesi gösterecek.

Sevgi ve umutla,


Arzu Başkan

10.07.2025 13:34:00


Sahte kiralık araç ilanlarıyla vurgun

Tekirdağ’daki komşu kavgasında 1 kişinin öldüğü olayda zanlı tutuklandı

Gebe inek definecilerin kazdığı kuyuya düştü: Kurtarmak saatler sürdü

Duruşmanın 5’nci günü ailelerden açıklamayla başladı: "Tahrik etmek için her yolu deniyor"

Çeşme Emniyet Müdürü İsmail Kenar görevi devraldı

Tıp dünyasını şaşırtan ameliyat

"Uluslararası Halk Oyunları Festivali" için geri sayım başladı

18 yaşındaki Türker, 650 TL’lik kaçak akım rölesi takılı olmadığı için ölmüş

Adana’da kapkaç: Kadını sürükleyip çantasını çaldılar

Otomobiller çarpıştı, 1 çocuk öldü, 6 kişi yaralandı

Gönen’de gürültü kirliliğine geçit yok

Çankırı’daki orman yangını kontrol altına alındı

İzmirli genç sanatçılar İtalya’da sahnede

Malatya’da traktör kazası: 1 ölü

Şanlıurfa’da bir günde 33 kaçak trafo tespit edildi

Manavgat’ta otomobil ile çarpışan motosikletli yaralandı

Hapis cezasıyla aranan şahıs jandarmadan kaçamadı