Meydanlara insanları çağıran, bilinçli bir kutuplaşmayı körükleyen, siyasi muhalefeti küfür ve hakaret zeminine çeken bu dili artık görmezden gelmek mümkün değildir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sarf edilen galiz ifadeler bireysel bir taşkınlık değil, doğrudan Özgür Özel’in yarattığı zehirli iklimin sonucudur.
Siyasetin seviyesini böylesine düşüren, hakareti sıradanlaştıran bu sorumsuz tavır; yalnızca Erdoğan’a değil, o makama, o iradeyi ortaya koyan millete hakarettir.
Üstelik bu yalnızca bir dil meselesi de değil.
Ekonomiye, toplumsal hassasiyetlere ve markalara karşı da aynı sorumsuzluk sergileniyor.
Yerli markalara karşı boykot çağrısı yapan, sonra “pardon” deyip geri adım atan; ardından başka bir markayı hedef gösterip yeniden çark eden bir lider profili var karşımızda.
Devlet ciddiyetiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bu tutarsızlık, Türkiye’ye hiçbir şey kazandırmaz.
Özgür Özel artık kendi iradesiyle değil; kimlerin paralı kongresiyle geldiğini, hangi çıkar odaklarının beklentisini taşıdığını gizleyemeyen bir figürdür.
CHP Genel Başkanlığı koltuğunda oturuyor olabilir ama siyasi anlamda kiralık bir başkan görüntüsünden öteye geçememektedir.
Ne bağımsız bir vizyonu vardır, ne de Türkiye’yi geleceğe taşıyacak bir derinliği.
Kendi iç çekişmeleriyle tükenen, günü kurtarmaya odaklı, popülist ve ilkesiz bir muhalefet anlayışıyla Türkiye asla ileriye gidemez.
Ve ne yazık ki Atatürk’ün kurduğu partinin pusulası bugün tamamen bozulmuştur.
CHP’ye gönül vermiş samimi yurttaşlara çağrımızdır:
Bu partiyi marjinalleştiren, içini boşaltan, halkla bağını koparan bu basiretsiz yönetimin peşinden gitmeyin.
Atatürk’ün mirası bu ucuz siyasete kurban edilemez.