Şimdi küçük bir ön bilgi ve sonra sizlere illaki satın aldırılmak için yapılan türlü türlü duygusal teknikler…
Şunu unutmayalım ‘Hatırlanan sözler değil sözlerin taşıdığı duygulardır”. Bu nedenle herkesin ne söylediği değil de nasıl söylediğinin çok daha önemli olduğu bir ortamdan geçiyor güzel memleketim.
Eğer patili dostlarınız varsa bunu çok daha iyi anlarsınız. Çünkü hayvanlar sizin sesinizin tonundan, vücudunuzun hareketinden iyi mi yoksa kötü bir şey mi söylediniz, şaka mı yaptınız yoksa kızdınız mı hemen anlarlar.
Aslında “hissettiklerimiz” üzerinden bir zihin üretmekteyiz. Bu da bize iyi hissettiren şeyleri almamızı kolaylaştıran veya iyi hissettiğimiz kişilerin yanında olmamızı isteyen, alırsak daha iyi olacağız dediğimiz bir çarkı çalıştırıyor.
Markaların duygusal Savaşı da burada başlıyor, Nasıl mı? Başarılı markalar, sadece ürün değil, hikâyeler satıyorlar. İnsanlar bir ürünü değil, onun temsil ettiği değeri ve duyguyu satın alıyor.
Nasıl olduğuna biraz yakından bakalım;
- Hazır Ayakkabı mı? Kendi tasarladığın Ayakkabı mı? Daha değerli. Her insan emek verdiği şeyi daha değerli görür. İşte bu noktada kişiselleştirilmiş bir ürün sizi hemen cezbeder.
- 100 TL’lik indirim mi? Yoksa 59 TL lik önceden tüketicinin duygusal portföyüme göre hazırlanmış küçük bir ücretsiz hediye mi? İnsanlar ihtiyaçları olmasa bile ücretsiz şeyleri, minik hediyeleri daha değerli görür ve hediyesi olanı satın alır.
- İki seçenek arası kararsız kalmak mı? Üç seçenekle fark yaratmak mı? İnsanlar genellikle en ucuz şeyi ya da en pahalı şeyi seçmez, eğer üçüncü seçenek olursa kararları kolaylaşır.
- Daha pahalı bir ürünün hemen yanına iliştirilmiş daha ucuz bir ürün ile uygun görünmesini sağlamak. Karşılaştırmanın etkisini kullanıp uygun olan ürünün sizin tarafınızdan alınmasını sağlanır.
- Seçim paradoksu yaratarak 15 farklı üyelik, yerine en çok satan 3 üyelik planı vermek. Çok fazla seçenek tüketiciyi bunaltır, seçim paradoksu yaratmak alımı kolaylaştırır. Bunu en çok abonelik satışlarında görürsünüz.
- %1 yağlı yazan patates kızartmasını mı? Yoksa% 99 yağsız patates kızartmasını mı tercih edersiniz? Bir düşünün…!
- En çok rastlanan Nöropazarlama örneği ise indirim algısı.100 TL’lik ürünün önceki satış fiyatının 200 tl gösterip, %50 indirim ile 100 tl ye satmak. Ürünün değer algısı ile oynamak kolayca alınmasını sağlar.
- Büyük rakamların daha küçük parçalara bölünmesi, fiyatı daha makul gösterir. Yıllık 350 yerine günlük 1 TL’den az gibi. Siz siz olun hesabınızı ihtiyacınıza göre yapın. Bir faydayı nasıl ifade ettiğiniz insanların algısını ve alım gücünü tamamen değiştirir.
Şimdi söyleyin bakalım bir alım yaparken, hangi duygunuz tetikleniyor?
Statü, eğlence, içinizdeki boşluk hissi, bir gruba ait olma duygusu, şefkat, yardımcı olma hissi, başarmış olmak, daha iyisini hak ettiğinizi düşünmek gibi gibi…Hatta sadece boykot etmek için bile satın alabilirsiniz.
Bu durumda duygularınızın İsteklerini mi? Yoksa sadece temelde ihtiyacınız olan şeyleri mi alıyorsunuz?
Doğru kararlar için Duygularınızı kendinize itiraf etmekten çekinmeyin…
Benim için Bayram hep kırmızı rugan patiklerimin bana verdiği duygular olarak kalacak…
Hür Bayramlar efendim:)