Kurumların sorumluluğu

1970’li yıllarda son sınıf öğrencisi olarak, “Toplum Organizasyonu ve Kalkınması” adı altında uygulamalı çok ağır bir ana dersimiz vardı.

Teorik ve araştırma derslerinden sonra, bir kız, bir erkek öğrenciden oluşan ikili gruplar halinde Ankara’nın bir bölgesinde “Akdere Gecekondu”sunu isimlendirdiğimiz uygulama alanında saha çalışması gerçekleştirdik. Bu süreç 3 aylık bir devreyi kapsar ve haftanın 2 günü sınıf eğitimi, diğer 3 gününde Akdere Gecekondu’sunda saha çalışması yaparak öğrendiklerimizi uygulardık.

Gecekondu sakinlerine kendimizi kabul ettirmek en önemli görevimizdi. Başta muhtar, cami imamı ve cemevi dedesi, yaşı ileri ve toplumsal saygınlığı olan kadın ve erkekler, varlıklı aileler, kimsesiz, dullar ve yetimler, jandarma görevlileri, bazı dernek yöneticileri öncelikli hedef kitlemizdi.

Hiçbir siyasi, dini, mezhepsel ve ırksal tartışmalara girmeden ortak ihtiyaçlarına cevap verecek projeler ve toplumsal yönlendirmeler yapardık. Yaşlıların ellerini öper, orta yaşlılarla sohbetler eder, düğünlerine katılır, mutlu günlerini paylaşırdık. Bu arada derslerimizin ana konusu olan “Sosyal Bilimsel Araştırma”, gecekondu sakinlerinin endişelendirilmeden toplumsal yapıyı belgeleyerek okulda dersimizin hocası ve bize tahsis edilen, o yıllarda “Süpervizör” denilen hocalarımızla tartışılırdı.

Ben ve kız stajyer arkadaşımla ortak noktamız, o toplumda cami imamı ile cemevi dedesinin bakış açısı ve yönlendirmesiydi. Bu, çok önemli bir göstergeydi. Bu iki önemli toplum liderinin bizi benimsemesi ve kabul etmesi, başarılı bir staj dönemi için birinci öncelikti. Buna sağlamak ve sorunsuz bir saha çalışması gerçekleştirmiştik.

Ülkemizde binlerce köy, kasaba, şehir ve semtlerden oluşan yerleşim alanlarında kilit pozisyonlarda oldukça yoğun dağılmış ve toplum liderliğine soyunmuş din adamları var. İsimleri müftü, imam, vaiz, dede ve yardımcı kadroların toplamının 144 bin kişi olduğunu resmî makamlar söylemektedir. Bu kadrolar Diyanet İşleri Başkanlığı kurumuna bağlı olarak görev yapıyorlar ve bütçeleri 130 milyar TL olduğu resmî kayıtlarda yer alıyor. Bu bütçenin büyüklüğü 6 bakanlığı geride bıraktığı gibi, 110 milyar TL ise din adamı personeline ödenmiştir. Bu bilinen resmî rakamlar, bir de cemaat dayanışması ve yardım başlıkları altındaki ödemelerle rakamın 3 katına çıktığını düşündürmektedir.

Gerek 144 bin kişilik kadro, gerekse 400-500 milyar TL kaynakla işi yönettiği takdirde, çok büyük sosyal projeler hayata geçirilebilir.

Zaman zaman cuma namazlarını eda etmek için çeşitli camilere giderim. Namaz öncesi cami imamının konuşmalarını objektif olarak dinlerim. Bazen bu konuşma metinlerindeki sözlere ve bilgilere isyan edesim gelir. Ancak kutsal bir alanda bu tepkimi frenler, konuşmanın bitmesi için sabırsızlıkla beklerim. (Cuma hutbeleri hariç) topluma kendini kabul ettirmek için gösterilen kişisel örnekleri ve o asırlardan yaşanmış bir sürü hikâyelerle zaman öldürürüz.

Komşu, aile, ana, baba, çocuk, sağlık, eğitim, dürüstlük, saygı, sevgi gibi binlerce insanı insan yapan değerlerden bahsetmeleri gerekirken, günümüz yaşanmışlığına hiç mi hiç ilgilenilmeyen konuları biraz da topluma korku ve yasak aşılayarak, namaza gelen halkın özgüveninin yitirilmesi ve sıkı bir toplum olmaya zorlanmasından başka bir sonuç alınamamaktadır.

Bu din adamları, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yılda en az 4 defa 15 günlük seminerlere alınarak, ülke gerçeklerinin ışığı altında, toplumsal bakışlar güzelleştirilerek ülke kalkınmasına yön veren etkili insanlar yapılabiliriz.

Günün 5 vaktinde, yarım saatlik görevleri yapan bu geniş kadro için ayrılan bütçeye israf deme hakkımız var. 

1965'ten önce cami imamları ve yardımcıları, mahalle veya köy halkının kendilerine verdikleri destekle görevlerini yürütürlerdi. Bu din adamları ailelerinin bir üyesi gibi ilgi görür ve sofralarda, mutlu günlerde yer alırlardı. Devlet bütçesine bu büyüklükte bir yük de getirmezlerdi. Mahalle din adamları büyük bir sevgi ve saygı görür, aynı şekilde mahalle ve köy halkını sevgi ve saygı ile karşılarlardı. Ne zaman ki kadrolar merkezi hükümetin görevlendirmesiyle verildi, işte o eski ahenk terk edildi. 

Benim görüşüme, yurdumuzun en ücra köşelere kadar yayılmış din adamlarının rolü çok önemlidir. Bilinçli ve bilgili şekilde vatan ve milleti birleştirir ve ortak uzlaşının birer mimarı olabilirler.  

 


Sedat Altunay

24.06.2025 09:04:00


Serpil Alkan’dan Edip Akbayram’a yönelik şok iddia: "Kuzenim Edip, 14 yaşındayken bana tecavüz etti"

Aydın’da 28 kök kenevir ele geçirildi

Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü’nde terfi ve tayin heyecanı

Bilecik’te otomobil çarptığı yaya yaralandı

Çalıntı araç ile yakıt alıp kaçan sürücü kovalamaca sonrası yakalandı

Susurluk’ta araç yangını

Hakkında 5 yıl hapis cezası bulunan şahıs yakalandı

Adana’da sulama kanalında erkek cesedi bulundu

" Ucube alt geçit’te yine kaza: 5 yaralı

Polis kaçak cep telefonu tamir malzemesi ele geçirdi

Uzman açıkladı: "Suda doğum anne ve bebek için doğal bir başlangıç sunuyor"

Onlarca boğulma vakasına müdahale eden profesör uyardı: "Deniz keyfiniz faciaya dönüşmesin"

Nazilli’de yaz konseri ilgi gördü

Otomobil alev topuna döndü

Bilecik’te genç kız tüfekle vurulmuş olarak bulundu: 1 kişi gözaltında

İşçilerin kaldığı konteynerler alevlere teslim oldu

Gümüşhane’de çıkan yangında iki ev ve bir ahır kullanılamaz hale geldi