Ana muhalefet partisinden 22 milletvekilinin istifası siyasetin nabzını hızlandırır mı? Bu adım erken seçime kapı aralayabilir mi? Ekonomik ve siyasi dengeler, halkın tepkisi ve stratejik hamlelerin önemi şimdi her zamankinden daha fazla…
Türkiye son yıllarda alışık olduğu gibi yine önemli bir siyasal dönemece girmiş durumda. Kulislerde konuşulanlar Ana muhalefet partisinden 22 milletvekili istifa ederse akıllardaki soru şu: Bu istifalar Türkiye’yi erken seçime götürür mü?
Öncelikle belirtmek gerekir ki, 22 milletvekilinin istifası doğrudan bir erken seçim gerekçesi değildir. Meclis’in yasama faaliyetlerini durdurmaz, Anayasa’da buna ilişkin bir zorunluluk da yoktur. Ancak mesele sadece teknik değil, aynı zamanda siyasidir. Ve işte burada esas tablo değişir.
Bu istifalar, Meclis’in halkı temsil etme gücünün zayıfladığı mesajını verir. Siyasi meşruiyet tartışması doğar. Psikolojik olarak toplumda “ülke yönetilemiyor” algısı güçlenir. Bu da erken seçimi önce tartışmaya, sonra belki de uygulamaya getirir.
Sadece muhalefetin değil, iktidarın da bu gelişmeleri dikkatle değerlendirmesi gerekir. 22 istifa, kamuoyunda nasıl yankı buluyor? Halk, bu adımı bir çıkış yolu mu yoksa bir siyasal oyun mu olarak görüyor? Bu sorulara verilecek cevaplar, erken seçimin gündeme gelip gelmeyeceğini belirleyecek.
AK Parti bu gelişmeyi bir kriz olarak da bir fırsat olarak da okuyabilir. Eğer kamuoyunda muhalefet zayıf, parçalı ve hazırlıksız görünüyorsa; iktidar erken seçim kararını kendi lehine çevirebilir. Tam tersi bir durumda, yani muhalefet istifaları bir birlik ve değişim çağrısına dönüştürebilirse, bu iktidar için ciddi bir risk oluşturur.
Bu süreçte asıl belirleyici olan şey, halkın bu siyasi hamleye vereceği tepkidir. Eğer toplum bu çıkışı sahiplense, yeni bir demokratik sürece girilebilir. Aksi halde bu girişim, muhalefetin elinde patlayan bir taktik olarak kalır.
Burada hem iktidarın hem muhalefetin sorumluluğu büyüktür. Krizi yönetemeyen bir siyaset, krizin altında kalır. Ama bu krizi doğru stratejiyle yöneten bir siyaset, Türkiye’yi daha demokratik, daha şeffaf bir seçim sürecine taşıyabilir.
Bu noktada her iki tarafın da hem CHP’nin hem de AK Parti’nin ortak bir sağduyu göstermesi gerekir. Ne sadece hamle yapmak için yapılmış bir istifa, ne de sadece iktidarda kalmak için ertelenmiş bir seçim Türkiye’nin hayrına olur. Bu süreci Türkiye’nin yeniden bir anayasal düzenlemeye, demokratikleşmeye ve toplumsal uzlaşmaya giden bir yola çevirmek mümkündür.
Krizler bazen fırsat doğurur. Ama fırsatları fırsata çevirmek, akılla, birlikle ve milletin gerçek ihtiyaçlarını gözeterek mümkündür.