Çarşamba akşamı Eskişehir’deki orman yangınını söndürmek için mücadele eden 10 vatan evladının şehit olduğu haberini duyduğumda yanımda annem vardı. Kendi kendime düşünmeye başladım bir anda, ‘kim bilir kimlerin evine ateş düştü’ dedim.
Nereden bilebilirdim ki o yiğit vatan evlatlarından birinin köylümüz, akrabamız, AKUT gönüllüsü Bayram Eren Arslan olacağını…
Aileme bu acı haberi ertesi günün ilk saatlerinde ben duyurdum. Hepimiz kahrolduk. Gencecik bir insan, iyi kalpli, yardımsever, onurlu, dürüst bir gençti Eren…
Babası Gürsel Arslan ağabey yıllardır medya sektöründe görev yapan bir emekçi. Her zaman köylüsünün yardımına koşan, köyümüzün derneğinin kurucusu olan, elini budaktan sakınmayan onurlu bir insandır.
Oğlu Eren’i de tıpkı kendisi gibi yardımsever, insan ve doğa aşığı bir vatansever olarak yetiştirmiş.
Eren’i çok yakından tanımıyordum ama yaptıklarını takdirle takip ediyordum. Türk Hava Kurumu’nda binlerce öğrenciye yardım eden, 6 Şubat depremlerinde bölgeye ilk giden, nerede bir toplumsal mesele varsa duyarsız kalmayan, samimiyetle yardıma koşan pırıl pırıl bir Türk evladıydı.
En az Gürsel ağabey kadar amcası Aydın ağabey de bu acı haberin etkisiyle kahrolmuştu. Bazen insan söyleyecek hiçbir şey bulamıyor, elinden hiçbir şey gelmiyor.
Eren’i son yolculuğuna uğurladığımızda AKUT gönüllüsü arkadaşları da oradaydı. Onu yalnız bırakmadılar. O kadar çok arkadaşı, o kadar çok seveni vardı ki 24 yıllık hayatına koskoca bir ömür sığdırmıştı Eren.
Hayatını da uğruna birçok şeye katlandığı bir değer olan iyilik yolunda kaybetti.
Kendisiyle aynı adı taşıyan Eren Bülbül’e söylediğimiz gibi; iyi ki varsın Eren.
Bu topraklarda senin gibi Eren’lerin sayısı artsın, yattığın yer incinmesin, mekânın cennet olsun.