Arzu Başkan

Tarih: 02.05.2025 16:08

İnsanlığın eşiğinde: Sessiz çığlıklar ve görmezden gelinen yıkım

Facebook Twitter Linked-in

Bu olayın tekil bir trajedi olmadığını, bu topraklarda artık acıya karşı duyarsızlaşmış bir toplumun aynasına dönüştüğünü hepimiz biliyoruz. Sadece bir çocuğun değil, insanlığın ayaklar altına alındığı bu haber, içimizdeki çığlığı bastıramadığımız bir sessizlikle yankılanıyor.

Sağlık sistemimizde yaşanması gereken güven duygusu, bu tür olaylarla her defasında paramparça oluyor. Bir hastane, bir çocuk, bir engel ve bir canilik… Bu kelimelerin aynı cümlede geçmesi bile yeterince ağır. Ama bu ağırlık artık sadece mağdurların omzunda değil; hepimizin, tüm toplumun taşıması gereken bir utanç olarak karşımızda duruyor.

Bu nasıl bir toplum düzenidir ki; en savunmasız, en korunmasız varlıklar en büyük saldırıya uğruyor? Hangi eğitim sistemi, hangi adalet mekanizması, hangi ahlaki yapı bu tür canilikleri engellemekte yetersiz kalıyor? Ve bizler, bu olaylara dair sadece birkaç gün konuşup sonra unutmaya ne zaman başladık?

Evet, dürtüler psikolojinin konusudur. Ancak onları denetlemek, bireyi terbiye etmek toplumun, kültürün ve devletin sorumluluğudur. Bugün geldiğimiz noktada bu mekanizmaların işlemediği apaçık ortada. Dürtüler yontulmamış, vicdanlar körelmiş, suçlular cesaret kazanmış, cezalar caydırıcılıktan çıkmış. Kısacası, sistemler çökmüş.

İstanbul, Batı ile Doğu’nun birleşim noktası. Ne yazık ki, bu iki kültürün birleşimiyle ortaya çıkan şey bazen ne Batı’nın hak ve hukuk bilinci, ne de Doğu’nun maneviyatı oluyor. Ortaya çıkan şey bir boşluk, bir başıboşluk. Ve bu boşlukta en çok kaybolanlar çocuklar, kadınlar, hayvanlar, doğa… Gücü olmayan herkes.

Adalet sistemimizin, sağlık kurumlarımızın ve en temelde toplumsal bilincimizin derin bir sorgulamaya ihtiyacı var. Bu olayların münferit olmadığını, yapısal bir çürümenin sonucu olduğunu artık kabul etmek zorundayız. Suçlulara en ağır cezaların verilmesi, kamuoyunun bilgilendirilmesi, kurum içi denetimlerin sıklaştırılması ve en önemlisi toplumsal duyarlılığın artırılması artık ertelenemez bir zorunluluktur.

Çünkü sessizlik suça ortaklıktır. Ve biz bu ortaklığı kabul etmiyoruz.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —