Bu tepkilerin büyük bölümünde okurlarımın haklılık payları yüksekti. Bilhassa suçları sabit görülen ve ceza alan çocuk ve gençlerin bu cezalarını çekme konusundaki önerimi çok ilginç bulmuşlardı ve İsviçre Devleti’nin uyguladığı “TEDAVİ GEMİSİNE YERLEŞTİRME” uygulaması hakkında daha detaylı bilgi vermemi istediler.
Öncelikle suçlu ve ceza almış çocuk ve gençler için Türk toplumunun tutumu ne olmalıdır.
“CEZAMI – İYİLEŞTİRME” mi önemli olan bu anlayışta uzlaşmamız gerekiyor.
İsviçre, dünyanın refah seviyesi en yüksek, adalet ve infaz konusunda hayranlıkla izlenen bir ülkesidir. Bu ülkede suçlu çocuk ve gençler, çok geniş yetkileri olan “Sosyal Hizmet Uzmanı”nın önerisine göre ve suçun hafif veya ağır olmasına göre çeşitli kurumlara yerleştirilmektedir ve buralardan gelişmeleri ve topluma uyumları takip edilerek bir karar verilmektedir.
Bu kurumlardan bazıları şunlardır:
a) Gözetimli Serbest Bırakılma
b) Eğitim Amaçlı bir Yurda Yerleştirme
c) Koruyucu Aile Yanına Yerleştirme
d) Islah Evlerine Yerleştirme
e) Tedavi Gemisine Yerleştirme (Ağır işlenmiş suçlar için)
f) Dağ Kliniklerine Yerleştirme (Akıl hastası suçlular için)
Yazılarımızı takip eden değerli okurlarım, “Tedavi Gemisine Yerleştirme”yi çok ilginç bulmuşlardır ve konunun biraz daha açıklanmasını istemişlerdir.
İsviçre Devleti’nin denizi olmadığı halde, dünya denizlerinde dolasan 3 adet bu amaçlı gemileri vardır. İlk yeni gemide kızağa konmuş inşa edilmektedir. Buradaki temel prensip, ağır işlenmiş suçlar için ceza alan çocuk ve gençleri toplumdan uzaklaştırarak, eğitimle denize alıştırmak, meslek öğretmek ve topluma tekrar kazandırmak amacı taşır.
Bu ıslah gemisi teknik personel harici, her gemide 7 ıslah uzmanı eğitmen, yaşı 18’i aşmamış 12 suçlu ve ceza almış çocuk ve genç, 9 aylık devreler halinde gemide eğitim veriliyor.
Skuba, yelken, denizcilik kuralları, temizlik, ağır sporlar; en önemlisi de disiplin içinde bunları öğrenmelidir.
Ayrıca yarım günde öğretmenler tarafından okul eğitimi alıyorlar.
9 aylık süre dolunca sonuçlar, demir atılan bir limanda İsviçre’den gelen bir uzmanın başkanlığında ıslah eğitmenlerinin verdiği raporların sonuçları değerlendirilir.
Gelişmeleri iyi olanlar ülkeye geri gönderilirken, gelişmeleri iyi olmayanlar tekrar aynı eğitimi almak için gemide bir devre daha kalıyorlar.
Gemide içki yok, sigara yok, karaya çıkmak yok, tam disiplin ve tam uyum esası uygulanıyor.
Bu eğitimin temel amacı, yaşamın zenginliklerini göstermek, doğru ve çevreye uyumlu yaşamayı öğrenmek, denizcilik mesleğine giriş yapmak, hak, hukuk, saygı gibi kavramları benimsemek, hepsinden önemlisi bütün bunları kendine has kuralları olan denizin tepkisini yaşayarak, örneklerle içselleştirmektir.
Bu gemiler 35 metre boyunda, 250 B.G. bir MAN motoru bulunan ve 22 kişi rahatlıkla barındıran yelkenli teknelerdir.
Kanarya Adaları, Kalp Verde Adaları, Karayip Denizi’ndeki limanlar ve Avrupa limanları gemilerin rotalarındadır.
İsviçre çok zengin bir ülke, uzmanları ihtisaslı sosyolog, pedagog, psikolog, kriminolojik gibi alanları dışında okul dersleri veren öğretmenlerle bulunuyor.
Her İsviçre kantonu bu gemilere öncelikle destekliyor ve gemide programa alınan çocuk ve gençler için günde 390 İsviçre Frangı para ödüyor.
Bu da ayda 12 çocuk için 140 bin İsviçre Frangı demektir.
Ülkemize gelince, 3 tarafı denizlerle çevrili. Ancak İsviçre gibi zengin bir ülke değiliz. Gerek nüfusumuz gerekse suçlu çocuk ve genç sayımız çok yüksek.
Böyle gemilere belirli yerlerde gönüllü kuruluşların desteği ile bizlerde sahip olabiliriz. Ancak çok önemli bir potansiyelimiz var.
Dünya denizlerinde dolaşan özel sektöre ait yüzlerce ticari gemilerimiz bulunuyor. Her gemi, bu ağır suç işlemiş çocuklardan bir veya ikisine gemilerde görev vererek bu çocukları hayata kavuşturabilir.
Çünkü denizler ve denizci insanlar her an değişiklik gösteren denizlere uyum sağlamak konusunda güç ister, bilgi ve akıl ister, beceri ister, mücadele ruhu ister. Başarmak ve sonuç almak ve hayata sıkı sıkıya tutunma iradesini geliştirir. Bu çok önemli bir eğitimin parçasıdır.
Deniz Ticaret Odası, Armatörler Birliği, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bir araya gelerek, Adalet Bakanlığının başkanlığında bu uygulamayı hayata geçirebilirler.
Şunu bilmemiz gerekir ki; çok azı hariç kesinlikle çocuk ve genç suçluları cezaevlerine kapamamak gerekir. Ceza süreleri dolduğunda hiçbiri ıslah olmadan topluma karışırlar. Bu çocuklar büyümüş ve uzmanlaşmış olarak organize suç örgütüne katılırlar.