Milletleri kendine göre özel kılan tek unsur ise gelenek ve görenekler. Yazılı olmayan ancak her milletin, farklı kesimlerinde ele alınan gelenek ve görenekler, aynı zamanda nesilden nesle aktarılan alışkanlıklardır.
Son zamanlarda birçok kişinin bileğinde rastladığımız kırmızı- beyaz ipleri sizler de farketmişsinizdir. Martenitsa ya da Marteniçka, Mart’ın başında başlayıp, Mart’ın sonuna kadar takılan, beyaz ve kırmızı yünden yapılan bir süs. Aslında Bulgaristan'a has bir gelenek, Âdete göre, martenişkaları kırlangıç veya leylek görünceye kadar bileklerinde taşıyorlar.
Martenitsalarda kullanılan beyaz renk uzun ömrü, kırmızı renk ise sağlık ve gücü temsil ediyormuş.
Şimdi gelelim biz Türklerin bu kırmızı, beyaz ipler de dahil olmak üzere, son zamanlarda artan bilumum ritüel, inanç ile bunların yaşattığı duygulara…ve tabiki bu duygular üzerinden açılan büyük büyük Pazarlara….
Burçlar, dilek taşları, enerji temizlemeler, çakra açmalar, kristaller, tütsüler…Tumalinler, strinler…
Hepsi ama hepsi gene bir duygusal pazarlama ürünü olarak karşımıza çıkıyor.
Özüne baktığımızda insanoğlunun içinde ne kadar boşluk varsa onları dolduracak ürünler, çalışmalar, insanlar, etkinlikler mutlaka olacaktır.
Kökeninde ise maneviyatı derinlemesine incelemekten çok, yüzeysel ritüel tüketimine dönüşmüştür. Yani o inancı anlamak yerine sosyal medyada yayılma oranına göre deneyinleme isteğinden ibaret.
İnsanlıkta, Miteoloji, din, varoluş teorileri derken kendini birdenbire kolayca ulaşılan youtube, tiktok , sosyal medya gönderileri, sanal gerçeklik ile şekillenen bir pazarın içinde buluyor.
Biz de sağlık, mutluluk ve huzur dileyerek 13 bin km mesafede turnalar ve sakuralara uyarlayalım bu geleneği…