Barışın dili diplomasi ise, sesi Türkiye olacak

Antalya Diplomasi Forumu, artık yalnızca Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı bir organizasyon değil; küresel diplomasi için bir cazibe merkezi, çok yönlü fikirlerin buluştuğu güçlü bir platform haline geldi.

155 ülkeden temsilci, 21 Devlet ve Hükümet Başkanı, 64 Bakan ve 6 bini aşkın katılımcıyla gerçekleşen IV. Antalya Diplomasi Forumu, dünya diplomasisinin nabzının artık bu coğrafyada attığını bir kez daha gösterdi.

Katılımcı profili, tematik çeşitliliği ve ele alınan meselelerin derinliği bize net bir şeyi söylüyor: Barışın dili diplomasi ise, sesi Türkiye olacak.

Antalya Diplomasi Forumu’nun en dikkat çekici yönlerinden biri, yalnızca çok sayıda ülkeyi bir araya getirmesi değil, aynı zamanda farklı siyasi, kültürel ve jeopolitik perspektifleri aynı masa etrafında buluşturabilmesidir. Bu yönüyle ADF, klasik diplomatik konferansların ötesine geçen; ortak aklın, açık diyaloğun ve kalıcı çözüm arayışlarının ön plana çıktığı bir diplomasi iklimi sunuyor.

Türkiye’nin bu forumla verdiği mesaj açık: Artık krizleri yalnızca konuşan değil, çözüm geliştiren, yönlendiren ve hatta inşa eden bir aktör var sahnede. Hakan Fidan’ın liderliğinde şekillenen dış politika çizgisi; ideolojik kutupların ötesinde, kapsayıcı, akılcı ve kararlı bir denge inşa etmeye çalışıyor.

Küresel ölçekte güvenlik, ekonomi, göç, iklim krizi ve teknolojik dönüşüm gibi çok boyutlu meseleler, Antalya’da yalnızca tartışılmıyor; sahici ve sürdürülebilir çözüm arayışları da üretiliyor. Bu da Türkiye’nin artık yalnızca bölgesel değil, küresel diplomasi mimarisinin aktif ve kurucu bir parçası olduğunu ortaya koyuyor.

Antalya Diplomasi Forumu, Türkiye’nin küresel meselelerde söylem üreten değil, çözüm teklif eden bir aktöre dönüştüğünün açık göstergesidir. Katılımcı çeşitliliği ve içerik zenginliği, Türkiye’nin diplomaside yalnızca pozisyon alan değil, pozisyon belirleyen bir ülke haline geldiğini teyit ediyor.

Bu yeni dönem, diplomasinin sadece kriz anlarında başvurulan bir araç olmaktan çıkıp, barışı inşa eden stratejik bir vizyonla yeniden tanımlandığı bir dönemdir. Türkiye, bu vizyonun taşıyıcısı olmaya adaydır.

Çatışmalar başlamadan önce yumuşak güç devreye girer.

Diplomasi yalnızca çözüm değil, önleyici akıldır.

Türkiye, bu aklı stratejik bir dengeye dönüştürmektedir.

Barışın dili diplomasi ise, bu dönemin sesi Türkiye olacaktır.


Doğan Aras

15.04.2025 12:38:00


TBMM Başkanı Kurtulmuş, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Caparov ile görüştü

FETÖ elebaşının mezarı camlarla çevrildi

Bakan Kurum İstanbul’da meydana gelen depremin ardından 18 bin 74 binanın incelendiğini duyurdu

Bitlis’te köpeklerin altına gizlenmiş uyuşturucu madde ele geçirildi

Erzincan U15 Türkiye Güreş Grup Müsabakalarına ev sahipliği yaptı

Nilüfer Belediyesi Halk Dansları Topluluğu Bulgaristan’da alkışları topladı

Kendisine kurşun yağdıran kayınpederini öldürmüştü, yeni detaylar ortaya çıktı

Tavşanlılı öğrencilere İstanbul’da Süper Lig heyecanı

Datça’da 250 metre uzunluğundaki duvar imece usulü boyandı

Girişimcilik Zirvesi’ne Gürsu imzası

Öğretmen boğazına çikolatalı ekmek kaçan öğrenciyi Heimlich manevrasıyla kurtardı

Turkish Fashion Fabrics Show Fuarı kapılarını açtı

Mardin’de asansör boşluğuna düşen köpek kurtarıldı

İstanbul depreminin ardından Batmanlılar memleketlerine dönüyor

KBÜ’de dezenformasyonla mücadele çalıştayı düzenlendi

Ahırda çıkan yangın paniğe neden oldu

Yozgat’ta ruhsatsız tabanca ve av tüfeği ele geçirildi