Ne olduysa da orada oldu zaten. İYİ Partili Turhan Çömez, durduğu yerden ayakkabının fiyat etiketini görmüş olmalı ki, “Çok pahalı!” diye ortaya atıldı.
İletişim Başkanlığı da “yerli üretim, makul fiyat” açıklamasıyla müdahale etti. Ayakkabı değil sanki dış politika krizi.
Ama asıl mesele bu değil.
Bizde muhalefetin bir tür “sihirli gözlüğü” var. Kimin ayağında ne varsa hemen görüyorlar, etiket okuyorlar, sonra da yüksek sesle “Halk aç, sen lüks içindesin!” diye bağırıyorlar. Bunu yaparken de nedense hep Erdoğan’ın gardırobunu tarıyorlar. Yani ülkede en çok eleştirilen şeylerden biri hâlâ Cumhurbaşkanı’nın gömleği, ceketi ve ayakkabısı.
Yahu ne yapsın? Cumhurbaşkanlığı forsunu omzuna alıp, halk tipi eşofmanla mı çıksın insanların karşısına? Pazar terliği ile Kabine toplantısı yapsın? Sosyal medyada linç edilmesin diye mağazaya gidip etiket mi göstersin? “Bakın vallahi indirimden aldım” mı desin?
Zaten bu ülkede ne giyerseniz giyin derttir
Erdoğan spor giyinse: “Ciddiyetini kaybetti.”
Takım elbise giyse: “Halktan koptu.”
Saat taksa: “Lüks!”
Takmasa: “Demek artık zamanı bile umursamıyor…”
Ha bir de bunu eleştiren İYİ Partili Turhan Çömez’e ne demeli? Sanki yerli malı haftası kutluyor. Londra’nın en lüks semtinde çok pahalı bir hastane sahibi ol. En lüks İngiliz kumaşlardan takım elbiseler giy, sonra gel Cumhurbaşkanı pahalı ayakkabı giymiş gibi ortalığı velveleye ver. Bırak seni kıyafet meselesini de dış politikaya odaklan. Dünya yangın yerine dönmüş Cumhurbaşkanı mekik diplomasisi yürütüyor sen ucuz politik peşindesin.
Bu ülkede halkın derdi Erdoğan’ın ayakkabısının markası değil. Ama bizim bazı siyasetçiler hâlâ sanıyor ki, Erdoğan üç lira ucuz ayakkabı giyse, tüm sorunlar çözülecek.
Dünya liderleri arasında şıklıkla anılmak bir meziyettir. Erdoğan bu konuda her zaman kendine özen gösteren bir lider oldu. Evet, bazen karizmatik bir beyaz gömlek, bazen tok bir takım elbise, bazen özenli bir ayakkabı ile karşımıza çıktı. Bunu göklere çıkarmak gerekmiyor ama aşağı çekmeye çalışmak da sığlık.
Özetle: Bu ülkede mesele Erdoğan’ın ne giydiği değil, muhalefetin ne düşündüğü. O da şimdilik “pahalı ayakkabılar” seviyesinde kalmış gibi görünüyor.