Andromak

Fransa’nın 17. yüzyılda yaşamış yazarlarından Jean Racine tarafından kaleme alınan ve ilk defa Fransa’da 1667 yılında sahneye konan beş perdelik bir trajedinin adıdır Andromak.

Eser, Ankara’da da sahneye kondu.

Andromak, yiğit Hektor’un karısıdır ve Andromak’ın hayatını şekillendiren ölüm, hayat, sevgi, öfke, nefret duyguları şiirsel bir anlatımla seyirciye sunulmuştur.

Öğrencilik yıllarım içinde olan bu dönemde, tiyatro ve Cumhurbaşkanlığı Filarmoni konserlerini sürekli takip eder ve 1967 yılında Ankara Devlet Tiyatrolarının Büyük Tiyatro sahnesinde bu eseri seyretmiştim.

Eserin başrolü olan Andromak rolünü, Ankara Devlet Konservatuvarı’nın Yüksek Bölümünden 1965 yılında mezun olan, Devlet Tiyatrosu ve Operası Genel Müdürlüğünün kızı olan Deniz Gökçer oynuyordu. Sanat dünyası ve medyası bu esere ve Deniz Gökçer’e çok geniş yer vermişlerdi.

Sahnelenecek eserin iki büyük şansı vardı.

Birisi, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünün kızının başrol oynaması;

Diğeri ise, eserin Fransızcadan Türkçeye şair ve yazar, ve de o yıllarda Başbakanlık yapan Süleyman Demirel’in güçlü ve etkili müsteşarı Munis Faik Ozansoy (1911–1975) tarafından tercüme edilmiş ve Devlet Kitapları arasında basılmış olması, ilgiyi artırıyordu.

Ben o yıllarda Öğrenci Derneği Başkanlığı yapıyordum.

Öğrenci Dernekleri o sene mezun olacak son sınıf öğrencilerinin ve ailelerinin mezuniyet balosunu en görkemli bir şekilde yapmak hedefindeydik.

Kamu İdaresi ve Hukuku derslerimize gelen ve o yıllarda Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olan hocam Muhlis Fer’den (Muhlis Fer, eski İstanbul Valisi, İstanbul milletvekili, 38. Hükümet’te Devlet Bakanlığı yapmıştır) mezuniyet balosu için kurumlardan destek istedim. Kendisi de prensip olarak kurumları devre dışı bırakarak Başbakanlık Müsteşarı Munis Faik Ozansoy’a söyleyeceğini ve örtülü ödenekten bu yardımı yapacaklarını söyledi.

Değerli hocam Muhlis Fer, Sayın Müsteşar ile görüştüğünü ve bir dernek makbuzu ile yerine giderek yardımı alacağımı söyledi.

Ben ertesi gün Başbakanlık binasına giderek Sayın Müsteşar’ın odasına zorlukla ulaşabildim.

"Özel Kalem" denilen odada bir müdür, bir de sekreter hanım görev yapıyor ve gerçek oda, sekreter hanımın bekleme odası ziyaretçiler tarafından tamamen dolmuş bulunuyordu.

Sekreter hanım bir not sayfasına benim adımı ve neden görüşeceğimi not etti ve listeyi odasına bıraktı.

O gün görüşme olmadı. Sekreter hanım yarın tekrar gelmemi söyledi. Ziyaretçiler o kadar önemli insanlardı ki sıranın bana gelmemesi beni üzmedi.

Ertesi günü erkenden tekrar gittim. Değişen bir şey yoktu, sıra bana yine gelmedi. Başbakanlık binasından çıkıp Saraçoğlu Mahallesi’nin yanındaki caddeden giderken Devlet Kitapları satan bir kitap dükkanını gördüm. Hemen içeri daldım ve Andromak isimli kitap olup olmadığını sordum. Var dediler ve fiyatının da 3 TL olduğunu ifade ettiler.

Hemen bir tane paket ettirip kitabı aldım.

Düşüncem şuydu:

Eğer Sayın Müsteşar beni zaman bulup kabul ederse, tercüme ettiği bu kitabın kendisinin imzalamasını isteyecektim.

Kıtapla birlikte tekrar özel kaleme gittim. Sekreter Hanım, "Umarım bugün sizi kabul eder" deyip ziyaretçi listesine adımı yazarken, ben bir ricam olduğunu ve Sayın müsteşarın kitabını benim için imzalamasını istediğimi belirttim. Önce kitabı almak istemedi; ancak odaya girerken kitabı elimden alarak müsteşara iletti. 

Gitmesi ile dönmesi çok hızlı oldu ve “Sayın müsteşar sizi bekliyor” dedi. 

Dekorasyonu tarih kokan muhteşem bir oda ve ayakta bekleyen, bir elinde kalem, diğer elinde imzalaması için verdiğim kitap ve güzel sözlerle dolu bir karşılama yaşadım. Elimi sıktı, oturmamı istedi, çay ikram etti ve kitabın basımında birçok yanlışlıklar yapıldığını söyledi ve kendi el yazısıyla sayfa sayfa onları düzeltti. Eseri tiyatroda seyrettiğimi öğrenince, "Nasıl buldunuz?" diye sordu. Başrol oyuncusu Deniz Gökçer hakkındaki düşüncelerimi merak etti ve uzun bir sohbet gerçekleştirdik. Daha sonra asıl ziyaret sebebimi öğrenmek istedi. Ben de Muhlis Hoca'mın önerisiyle sizden balomuza destek istemeye geldim dedim. Hemen konuyu hatırladı ve zile basıp bir görevli çağırarak makbuz karşılığında önemli bir meblağ ile bize destek oldular. 

Zaman zaman Sayın müsteşarla, Cenap AND Bey'in Kuğulu Park’taki köşkünde verdiği resitallerinde karşılaştık ve çok güzel sohbetlerimiz oldu. 

Bu güzel anımı sizlerle paylaşmamın nedeni, her insanın gurur duyduğu yönlerini onunla açıkça konuşmanın, kapalı kapıların aralanmasına vesile olabileceğini göstermektir. Bizim rahmetli müsteşarla ortak noktamız, tiyatro ve edebiyat sevgimiz ve ANDROMAK adlı kitabımızla gönüllere dokunmamızdır. 

Hintli düşünürler, "İnsan bir zevkin ürünüdür, ancak duygularının esiridir," derler. Hepimizin duygularının esiri olması, insan olmamızın ve insanca yaşamamızın temelidir.


Sedat Altunay

25.06.2025 14:03:00


Bingöl’de demir tozu taşıyan tır devrildi: 1 ölü

Didim Belediyesi’ne ihale yolsuzluğu operasyonu

Ağaçlık alandaki örtü yangını söndürüldü

İstanbul merkezli 6 ilde Narkotik Operasyonu: 548 kilogram uyuşturucu madde ele geçirildi

DSÖ’den Türk Kızılay’a kan bağışı

Muradiye’de boş arazide yangın çıktı

Uçuruma yuvarlanan kamyonetin sürücüsü hayatını kaybetti

Jandarmadan dolandırıcılık operasyonu, 5 gözaltı

Finike’de orman yangını

Köyceğiz’de orman yangını başladı

Bayramiç’te tarım arazisinde çıkan yangın kontrol altına alındı

Gaziantep’te 403 kök kenevir ele geçirildi: 14 gözaltı

Şüphe üzerine durdurulan araçta, 77 bin adet makaron ele geçirildi

NATO zirvesi sona erdi: Bir sonraki zirve Türkiye'de

Menteşe’de kaza: 2’si ağır 4 yaralı

Çanakkale’de çöplük yangını söndürüldü

Taksiciye dehşet yaşattı