TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş:
SİYASET 17.10.2025 14:32:00 0

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş: "Türkiye'nin barış tecrübesi dünyaya örnek olacaktır"

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Türkiye'nin bu tecrübesi inşallah 'Türkiye'nin barış tecrübesi' diye okutulacak ve dünyaya örnek olarak gösterilecek bir model olacaktır" dedi.

Dicle Üniversitesi'nde yeni akademik yıl, Dicle Üniversitesi 15 Temmuz Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen programla başladı. Programa TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu, AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Mehmet Galip Ensarioğlu, Suna Kepolu Ataman, Mehmet Sait Yaz, AK Parti Erzurum Milletvekili Selami Altınok, CHP Diyarbakır Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu, AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Bülent Kaya, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Serra Bucak, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamuran Eronat ve davetliler katıldı.

Programda konuşan TBMM Başkanı Kurtulmuş, Diyarbakır'ın kültür ve evliyalar şehri olduğunu ifade ederek, ''Diyarbakır sahabenin kentidir. Diyarbakır büyük Kürt medeniyetinin yeşerdiği, geliştiği, büyüdüğü bir kenttir. Diyarbakır, aynı zamanda Türk İslam medeniyetinin de önemli merkezlerinden, fikir merkezlerinden birisidir. Bugün itibarıyla da doğu ile batı arasındaki sentezi, Mezopotamya ile Anadolu kıtası arasındaki sentezi en iyi şekilde gerçekleştirmiş olan nadide şehirlerimizden birisidir. Diyarbakır'da olmak, bu anlamda hem tarihi daha iyi anlamaya çalışmak hem yarını daha iyi anlatmaya gayret etmek için de bir fırsattır'' diye konuştu.

‘'İçinde bulunduğumuz coğrafya gittikçe daha önemli sorunlarla karşılaşıyor''

Dünyanın belki de en zor, en büyük türbülanslarının yaşandığı bir dönemden geçildiğini belirten Kurtulmuş, ‘'Her gün yeni olaylarla, yeni çelişkilerle, çatışmalarla, gerilimlerle dünyanın hemen her bölgesinde, her yöresinde insanoğlu olarak mücadele ediyoruz. Hiçbir gün karşılaştığımız yeni durum neredeyse artık bizler için bir sürpriz olmuyor. Özellikle bütün bu gerilimlerin on yıllar boyunca sürdüğü ve şu anda da dünyadaki bütün büyük güçlerin güç mücadelesini sergilediği içinde bulunduğumuz coğrafya, gittikçe daha önemli sorunlarla karşılaşıyor. Gittikçe daha büyük problemleri çözebilme becerisini ortaya koyması gerekiyor. Bunun için diyoruz ki bizim Türkiye olarak kendimize gelmemiz, gerçekten önümüzdeki süreci en iyi şekilde anlamlandırmamız ve yolumuza devam etmemiz lazım. Bakın daha dün burada konuşuyor olsaydık böyle bir giriş yapmama gerek olmayacaktı. Tam da iki yıldan sonra Gazze'de barış sağlandığını zannettiğimiz yeni bir barış ikliminin oluşacağını tahmin ettiğimiz bir dönemde saldırgan İsrail yönetimi, dün gece Güney Lübnan'da da yine masum insanların olduğu bölgeleri acımasızca bombalayarak, bu bölgede barış istemediğini bir kez daha ortaya koydu. Esasında bu saldırının daha evvelki yapılan saldırılardan farkı yoktur. Lübnan'a defalarca saldırılmış, Suriye'ye saldırılmış, İran'a saldırılmış, Tunus'a saldırılmış, hatta Katar'a bile saldırmış olan bir siyonist rejimin artık dur durak bilmeyecek bir noktaya geldiği, aldığı desteklerden şımararak Ortadoğu'yu daha da büyük bir kan gölüne çevirmek istediği aşikardır. Buradan açıkça bütün milletimiz adına ifade etmek istiyorum. İsrail'in bu saldırganlığı, özellikle dün akşamki saldırganlığı asla kabul edilemez, asla tasvip edilemez, asla hiçbir kimse tarafından onaylanamaz. Bu saldırı vesilesiyle Lübnan halkının yanında olduğumuzu bir kere daha ifade etmek istiyorum. İsrail'i bir kere daha en şiddetli şekilde kınadığımızı ve artık İsrail'in bu saldırgan yönetiminin Ortadoğu halkları için bir sorun haline geldiğinin de görülmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Ümit ederim ki bütün bölge halkları olarak uyanır ve ortak kimliğimize, ortak geleceğimize sahip çıkabiliriz'' şeklinde konuştu.

"Dün olduğundan daha büyük sorumluluğumuz var''

Bu coğrafyanın sıkıntısız olduğunun düşünülemeyeceğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:

‘'Değerli kardeşlerim, bu coğrafyada bir taraftan dünya genelinde devam eden gelişmelerle ticaret savaşlarından uzay savaşlarına kadar süren büyük gerilimlerle yaşadığımız bir dönemde bu coğrafyanın hiç şüphesiz tarihte olduğu gibi şimdi de sıkıntısız olması düşünülemez. Onun için biz Türkiye'yi önümüzdeki dönemi Türkiye'nin yüzyılı haline getirmek, sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye haline getirmek mecburiyetindeyiz. Esasında 86 milyon olarak hepimizin üzerine düşen görev, Türkiye'yi yönetenler olarak Türkiye'deki bütün siyasi gruplara düşen ödev, görev Türkiye'yi iki alanda daha ileriye taşımaktır. Bunlardan birisi kendi içimizde tam manasıyla adaleti, barışı, birliği, beraberliği, dirliği sağlayarak silahların değil, sözlerin ve gönüllerin konuşulduğu, tam manasıyla özgür, adaletli bir Türkiye'yi inşa etmektir. İkinci büyük sorumluluğumuz ise dünyada yeni ve adil bir küresel düzenin inşa edilmesi için öncü olmak, sözcü olmak, tekliflerimizi hazırlamaktır. Bu çerçevede dün olduğundan daha fazla üzerimizde büyük sorumluluklar olduğunun altını çizmek isterim. Türkiye artık terörü geride bırakacak inisiyatifleri kullanarak adaleti, demokrasiyi ve kardeşliği güçlendirecek, yoluna devam edecek. Böylece iç cephesini tahkim eden bir anlayışla dosta düşmana karşı samimi bir birlik ve beraberliği ortaya koyacak ve bölgesinin istikrar üreten bir ülkesi olmaya devam edecektir. Aynı şekilde biz sadece kendimizden sorumlu değiliz. Başta kendi coğrafyamız olmak üzere yeryüzündeki bütün mazlum milletlerden ve dünyanın her köşesindeki biçare insanlardan da sorumlu olduğumuzu unutmamamız gerekir. Bunun için de son 2 yıldır Gazze'de yaşadıklarımız da bize bir kere daha öğretmiştir ki, şu günlerde artarak beklenti haline getirilen barış çabalarına rağmen 3 yıldır Ukrayna-Rusya arasında devam eden çatışma göstermiştir ki artık dünyada barışı sağlayabilen küresel bir sistem mevcut değildir.''

‘'Barış içinde yaşamasını sağlayacak bir sürecin kapılarının sonuna kadar açıldığını biliyoruz''

Artık dünyada herhangi bir şekilde insanlığın hayrına çalışan bir sistemin mevcut olmadığını aktaran Kurtulmuş, şöyle devam etti:

‘'Sadece güçlünün gücünün hakim olduğu, güçsüz olanın ise ezildiği bir dünya sisteminden bahsediyoruz. Bunu değiştirmek için gayret sarf etmek de bizim, Türkiye'nin insanlarının vazifesidir. Hepimizin temel ödevlerinden birisidir. Üniversitemizin sorumluluğu budur. Siyasetin sorumluluğu budur. Sivil toplumun sorumluluklarından birisi budur. Hep beraber hem içeride kendi birliğimizi, dirliğimizi tahkim edecek ve böylece küresel ölçekte de adil bir küresel sistemin kurulması için mücadele edeceğiz. Değerli dostlar, bu anlamda yaşananlar çok daha dikkatli, çok daha hassas olmamız gerektiğini bize söylüyor. Bu çerçevede son zamanlardaki gelişmeler bize önemli bir umut kapısını açmış, önemli bir fırsatı karşımıza çıkarmıştır. Türkiye yaklaşık 103 yıllık tarihimizin 50 yılını terörle mücadele ile geçirmiş, on binlerce insan ölmüş. Bu insanların gencecik yaşta toprağa girdiğini biliyoruz. Türkiye alternatif maliyetleriyle birlikte en az 2 trilyon dolarını bu mücadelede harcamıştır. Artık bunların geride kalması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye'de bir daha kan dökülmemesini, bir daha insanların huzursuz olmamasını ve barış içinde yaşamasını sağlayacak bir sürecin kapılarının sonuna kadar açıldığını biliyoruz. Bu yolda mücadele etmeye devam edeceğiz. En başından en sonra söyleyeceğimi söyleyeyim. Bu sefer başaracağız, bu sefer barış hakim olacak, bu sefer esenlik hakim olacak, bu sefer kardeşlik hakim olacak. Burada milletvekili arkadaşlarımız da var. Türkiye esenlik, barış ve kardeşlik istediğini aşağı yukarı 5 Ağustos'tan bu yana Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde kurulan Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda ortaya koymuştur. Aranızda Diyarbakırlı dostlarımızın da olduğu yaklaşık 130 küsur sivil toplum kuruluşu Komisyonda dinlenmiş, herkes fikirlerini ortaya koymuş, farklı fikirler, farklı kanaatlere sahip olsalar da hepsi ortak bir cümleyi söylemiştir; artık biz bu memlekette çocuklarımızı değil, silahları gömmek istiyoruz. Silahları ortadan kaldırmak istiyoruz. Fevkalade yüksek bir demokratik olgunlukla ortaya konulan bu çalışma yavaş yavaş nihayetine eriyor ve inşallah Türkiye'de sonuç alacağız. Bu toprakların artık şehirlerinde, dağlarında, mezralarında korkunun değil, silahın değil, bombanın gürültüsünün değil, dostluğun şarkılarının, türkülerinin, kardeşliğinin, kardeşliğin eserlerinin ortaya konulduğuna hep beraber şahit olacağız. Çünkü bu toprakların mayası birliktir, beraberliktir, kardeştir, kardeşliktir. Bu memlekette Kürtlere söz söyleyenlerle, Türklere söz söyleyenler aslında farklı dilleri kullansalar da aynı gönül dillerini kullanmış insanlardır. Ahmet-i Han'ın, Male-i Cezir'in, Faki-i Teran'ın, Yunus Emre'nin, Mevlana Celaleddin'in ve Hacı Bektaş-i Veli'nin söyledikleri aslında aynı pınardan akan hakikatin, irfanın, hikmetin terennüm etmiş sözleridir. Aynı gönülden çıkan ve benzer gönüllere hitap eden anlayışın sonuçlarıdır. Dolayısıyla tarihte sahip olduğumuz bu kardeşlik kültürürünü yeniden inşa etmek, yeniden çoğaltmak durumundayız. Ayrıca bu topraklarda yönetim anlamında da fevkalade önemli iki büyük insanın yaptığı işler de aslında birbirine benzer, aynı gönül coğrafyasının eseri olan uygulamalardır. Sultan Alpaslan'ın uygulamalarıyla Selahattin-i Kürdi'nin yönetiminin uygulamaları neredeyse birbirine birebir benzeyen uygulamalardır. Selahattin-i Kürdi'nin barış, kardeşlik ve insaf üzerine kurduğu, adalet üzerinde taçlandırdığı yönetim anlayışı Orta Doğu halklarının hala hafızalarındadır. Şunu söyleyebiliriz ki Selahattin Eyyubi'nin kılıcının şakırtılarından önce adalete dair sözü, garantisi yayılmıştır. Selahattin Eyyubi, fethettiği yerlerde çoğu zaman kılıcından daha çok adil olduğuna inanıldığı için başarılı olmuştur. Gönül dünyamızdaki bu büyük zenginliğin ve yönetim alanındaki bu engin tecrübenin hiç şüphesiz bugüne dair de söyleyecek şeyleri vardır. Özet olarak bu tecrübelerden anladığımız şey öncelikle kardeşliktir. Ancak kardeşlik tek başına sorunları çözmenin yeterli olmadığını biliyoruz. Kardeşliğin adalet ve demokrasi ile taçlandırılması gerektiği bir dönemde olduğumuzu Türkiye olarak da bu kadar büyük tarihsel tecrübemiz, bu kadar büyük demokrasi tecrübemizle de inşallah bunu başarabilecek bir güce, bir müktesebata sahip olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Kardeşlik, adalet ve demokrasi bizim geleceğimizin kuracağımız mimarisinin üç temel ana sütunudur. Bunların üzerinde inşallah hep birlikte daha güçlü bir Türkiye'yi kuracak ve dünya milletlerine örnek olacak bir gelişmeyi sağlayacağız.''

‘'Türkiye'nin tecrübesi barış tecrübesi diye okutulacak ve dünyaya örnek olacak''

Türkiye'nin tecrübesinin dünyaya örnek olarak gösterileceğini dile getiren kurtulmuş, ‘'5 Ağustos'tan beri yaptığımız gözlemler çerçevesinde şunu da rahatlıkla söyleyebilirim. Türkiye'nin bu tecrübesi inşallah başarıyla tamamlandığında dünyanın birçok üniversitesinde, birçok siyasal bilgiler fakültesinde, sosyoloji bölümlerinde, araştırma merkezlerinde 'Türkiye'nin barış tecrübesi' diye okutulacak ve dünyaya örnek olarak gösterilecek bir model olacaktır. Bunun için yapmamız gereken herkesin yankı odalarından çıkarak, bu ülkenin ortak menfaati nedir, bunun üzerine yoğunlaşması lazım. Herkesin kendi dar siyasi gündemlerini bir tarafa bırakarak, 86 milyonun, hatta dahasını söyleyeyim bölgenin Türklerinin, Kürtlerinin, Araplarının, Acemlerinin, bölge halkının yararına olan nedir diye düşünmesi lazım. Herkesin acıların üzerinden yeni hesap sormaların peşinde koşmak yerine acılarımız karşımızdakinin acısını anlayarak, kendi acımız olarak hissederek yolumuza devam etmemiz lazım. Bu üç ana direkten bahsettim. Birisi kardeşlik, adalet ve demokrasi. Bugün bu mimarinin temelinde de temsili genişletmek, hesap verebilirliği derinleştirmek, yerel ile merkezin bütünleşmesini sağlamak da en önemli sorumluluklarımızdan birisidir. Değerli dostlar, kardeşliğin teminatı hukuktur. Adaletin teminatı kalıcı bir demokratik yapıdır. Demokrasinin sürdürülebilir olmasının ise toplumsal mutabakatı. Bunların hepsini hep beraber sağlayacağız. Bunun için de aramızdaki farklılıkları zenginlik vesilesi olarak göreceğiz. Kültürel farklılıklarımızı ayrıştırma aracı olarak değil, birleştirme, bütünleştirme aracı olarak göreceğiz. Örnek olarak söylüyorum. Dil insanların kendisini en iyi ifade ettiği alanlardan birisidir. Ayrışmanın değil çok çeşitliliğin ve çok kültürlülüğün büyük gölgesinin yansımasıdır. Ana dili ana sütü kadar helaldir. Bu ülkede hiçbir kimse dilini istediği gibi kullanmak istediği için sorgulanamaz. Bir şekilde dil üzerinden memlekette ayrıştırma ya da ayrımcılık yapmanın hesapları yapılamaz. Çünkü biliyoruz ki dil insanın kalbe en yakın yeridir. Çünkü biliyoruz ki Türkçe'deki dil kelimesi de bildiğiniz gibi gönül manasında kullanılır. Sadece lisandan yani dilimizle konuştuğumuz lisandan ibaret değildir. Onun için diyoruz ki, dillerin üzerinden bir ayrımcılık yapmak asla bizim lügatimizde yazmaz. Değerli kardeşlerim, ayrıca Alparslan'ın ve Selahattin'in çocuklarının, torunlarının lügatinde ırkçılık da yoktur, faşizm de yoktur. O da bize çok açık şekilde Hucurat Suresi'nin 13. ayetinde ifade ediliyor. Yani 'Ey insanlar biliniz ki hepiniz bir anadan bir babadan doğdunuz. Sonra birleşip tanışasınız diye kabilelere, kavimlere ayrıldınız. Hiçbirinizin bir diğerine üstünlüğü yoktur. Ancak Allah'a en yakın olanlarınız Allah'ın katında üstündür.' Dolayısıyla bunu bilmiş, bunu asırlar içerisinde özümsemiş, bunu Diyarbakır'ın her taşına, her karışına nakşetmiş bir milletin çocukları arasında ırkçılık, kavmiyetçilik üzerinden bir üstünlüğün dile getirilmesi asla düşünülemez. Değerli dostlar, Selahattin Eyyubi'nin mirasını yeniden benimsemek zamanıdır. Türkiye'nin tarihi Türkiye'deki Türklerin tarihi olduğu kadar Kürtlerin de tarihidir. Hep beraber bu tarihimize sahip çıkmak, hep beraber bu tarihimizi gelecek nesillere aktarmak mecburiyetindeyiz. Ayrıca şunun da altını çizerek ifade etmek isterim ki demin İsrail'den bahsettik. Bu yayılmacı, faşist, ırkçı, kendini üstün gören siyonist rejimin gözünde, bu öğretinin gözünde Orta Doğu halklarının hiçbirinin mikrop kadar değeri yoktur. Bunlar Türk'ü çok severler de Kürt'ü sevmez değillerdir. Kürt'ü severler de Arap'tan nefret ediyor değillerdir. Bunlar Acemi severler de, bölgedeki başka halkı sevmez değillerdir. Bunlar Sünni'yi sevip, Alevi'yi sevmez değillerdir. Bunlar Müslümanı sever, Nusayri'yi sevmez, efendim Süryanileri sevmez değillerdir. Yemin ederek söylüyorum ki, Ortadoğu halklarının tamamını köle olarak görürler, insan dışı varlık olarak görürler. Bugün emperyalizmin görünen yüzü siyonizmdir. Dünkü emperyalizmin görünen yüzü Akif'in kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne de bela dediği dönemin emperyalistleridir. Bir asrı aşkın bir süredir Ortadoğu coğrafyasını böl-yönet-parçala tezleriyle bu noktaya getirdiler. Hedefleri daha fazla bölmek, daha fazla ufalamak, daha fazla küçültmektir. Bizim hedefimiz ise daha fazla bütünleştirmek, daha fazla birleştirmek, daha fazla büyütmektir. Çünkü biliyoruz ki sınırlarla böldükleri bölge halkları sınırları aralarına koydular ama gönüllerini bölmeyi başaramadılar. Bana söyler misiniz Nusaybin halkını Kamışlı halkından ayıran nedir? Bizim Suruç halkını Kobani halkından ayıran nedir? Bu coğrafyada yaşayan Kürtler de, Türkmenler de, Araplar da ve diğer bütün unsurlarıyla kardeşlerimiz de hepimiz kardeşiz. Hepimiz aynı ailede aynı coğrafyanın insanlarıyız. Daha net bir şey söyleyeyim. Demin mutlaka başaracağız dedim. Bu sefer mutlaka başaracağız dedim. Şimdi bir adım daha ileriye gidiyorum. Bu sefer ya biz başaracağız ya emperyalistler başaracak, mutlaka başaracağız. Ve bunun için hiç tereddüt etmeden Türkiye olarak hep beraber birlik içerisinde, beraberlik içerisinde yolumuza devam edeceğiz'' ifadelerini kullandı.

Beykoz’da trafik kazası : 7 yaralı

Hatay’da fırtınanın etkisiyle 5 tekne ve 1 yat ala...

‘Huzur’ uygulamasında 5 bin 486 şahıs sorgulandı: ...

Park halindeki araç alev topu oldu, geriye hurda k...

Uygulama yapan polise çarpıp, kaçan şahıs tutuklan...

Polisten kaçan motosiklet sürücüsü ters yöne girer...

Lokomotifin çarptığı 16 yaşındaki genç hastanede h...

Çay toplama makinesi deposunda yangın

İş arkadaşı tarafından evde ölü bulundu

Niğde’de tavuk döner yiyen 7 çocuk hastaneye başvu...

Kayseri’de tavuk pilav yiyen 30 işçi hastanelik ol...

Adıyaman’da intihar olayını haber yapan gazetecile...

Cezaevi otobüsü kaza yaptı, Vali Şimşek yaralıları...

Mersin’de yasa dışı bahis çetesi çökertildi: 13 tu...

Şehit polisin babasının evi alevlere teslim oldu

Otomobiller çarpıştı: 2 yaralı

Panelvan ile kamyonet çapıştı: 1 ölü, 3 yaralı

Gözaltına alınmak istenilen firari kelepçeli halde...

Şırnaklı vatandaş, 3 ağır hastalıkla yaşam mücadel...

Hatay’da fırtına nedeniyle tırlar devrildi

Avukatlık bürosunda bir kadını öldürüp gelinini ağ...

’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Ya...

Çorum’da cip takla attı: 2 yaralı

Giresun’da yaşlı kadın yangında hayatını kaybetti

Mersin-Antalya arasında selle gelen mucurlar yolu ...

Üç yıl saklandı, kilerde yakalandı

Hatay’da otluk alanda çıkan yangın kısa sürede sön...

Belediye önünde kendini ateşe veren şahıs hayatını...

82 yaşındaki kadın yangında hayatını kaybetti

Malatya’da kontrolden çıkan kamyon devrildi: 1 yar...

Eşini öldüren 77 yaşındaki adam tutuklandı

Üvey oğlunu bıçaklayarak öldürdü

Metrobüs durağında dehşet anı: Bayılan kız metrobü...

Göçmen kaçakçılığı operasyonunda 10 tutuklama

Polis uyuşturucuya geçit vermiyor: 9 gözaltı

Büyükçekmece Adliyesi’nin adli emanet kasasından ç...

Gaziantep’te yolcu otobüsünde çıkan yangını itfaiy...

Cezaevi nakil aracı devrildi, aralarında mahkûmlar...

Karacasu’da öğrenciler tiyatroyla buluştu

Dereye düşen araçtaki kadının cenazesi teslim alın...

Batman’da otomobil takla attı: 2 yaralı

Beyşehir’de 5 ayrı kazada 10 kişi yaralandı

Hafriyat kamyonu küle döndü

Fırtınanın çatısını uçurduğu evde mahsur kalan 3 k...

Cizre’de mağarada define arayan şahıs ölü bulundu

Hazreti Mevlana’yı anma törenleri ilk kez Karaman’...

Patnos’ta açık cezaevinde hükümlülere meslek edind...

Gaziantep’te tarım işçilerini taşıyan minibüs şara...

Uçurumdan yuvarlanan sürücüyü AFAD ve itfaiye ekip...

Taklalar atan otomobilden burnu kanamadan çıktı

Isparta’daki başsız ceset soruşturmasında 4 gözalt...

Mersin’de son bir ayda bin 50 şüpheli gözaltına al...

Gaziantep’te kanseri yenen Melih Tuğra için gökyüz...

Kaybolan tarihi saat kulesi yeniden inşa edildi

Üsteğmen motosiklet kazasında hayatını kaybetti

Yolcu otobüsü seyir halindeyken yangın çıktı

Avukatlık bürosunda kadını öldüren, gelinini de ağ...

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı: "Çernobil Nükle...

Drift pahalıya patladı, 2 araç trafikten men edild...

Biri Fiat Tofaş iki otomobilin çarpıştığı kazada 4...

Bingöl trafik kazası: 2 yaralı

"RSV vakakarında artış başladı"

Uyuşturucu ticaretinden 31 yıl kesinleşmiş cezası ...

Muş’ta ambulans devrildi: 3 yaralı

Kocaeli’de dev operasyon: Asfalt silindirinde 102 ...

Bilecik’te meydana gelen trafik kazasında 1 kişi y...

Adilcevaz’da tavuk eti yüklü tır kaza yaptı: Sürüc...

"Bir Başka Antalya 3" sergisi ziyarete açıldı

10.5° / 7.7°

Beykoz’da trafik kazası : 7 yaralı

Hatay’da fırtınanın etkisiyle 5 tekne ve 1 yat alabora oldu

‘Huzur’ uygulamasında 5 bin 486 şahıs sorgulandı: 5 aranan şahıs yakalandı

Park halindeki araç alev topu oldu, geriye hurda kaldı

Uygulama yapan polise çarpıp, kaçan şahıs tutuklandı

Polisten kaçan motosiklet sürücüsü ters yöne girerek, kaza yaptı: 1 yaralı

Lokomotifin çarptığı 16 yaşındaki genç hastanede hayatını kaybetti

Çay toplama makinesi deposunda yangın

İş arkadaşı tarafından evde ölü bulundu

Niğde’de tavuk döner yiyen 7 çocuk hastaneye başvurdu

Kayseri’de tavuk pilav yiyen 30 işçi hastanelik oldu

Adıyaman’da intihar olayını haber yapan gazetecileri polisler darbetti

Cezaevi otobüsü kaza yaptı, Vali Şimşek yaralıları ziyaret etti

Mersin’de yasa dışı bahis çetesi çökertildi: 13 tutuklama

Şehit polisin babasının evi alevlere teslim oldu

Otomobiller çarpıştı: 2 yaralı

Panelvan ile kamyonet çapıştı: 1 ölü, 3 yaralı

Gözaltına alınmak istenilen firari kelepçeli halde kaçtı, polis yakaladı

Hatay’da fırtına nedeniyle tırlar devrildi

Avukatlık bürosunda bir kadını öldürüp gelinini ağır yaralayan kayınpeder tutuklandı