TBMM Başkanı Kurtulmuş, 28. Dönem 3 yasama yılı faaliyetlerini değerlendirdi. Kurtulmuş, TBMM’nin dünyadaki en önemli meclislerinden biri olduğunu söyleyerek, "Her şeyden evvel devlet kuran bir Meclistir ki herhalde bu özelliğiyle dünyada benzeri yoktur. Ayrıca siyasetin gücünün yüksekliği, siyasi gücünün yüksekliği bakımından da dünyada örnek meclislerden birisidir. Yine Türkiye Büyük Millet Meclisi kurumsal kapasitesi bakımından da birçok meclis tarafından dikkatle takip edilir. Hatta açık söyleyebiliriz ki örnek alınan meclislerden birisidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi şüphesiz milli iradenin merkezidir. Milletin taleplerinin, beklentilerinin gerçekleştirildiği bir yerdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi siyasi müzakerelerin de verildiği, en olgun şekilde verildiği bir kurumdur. Bu anlamda farklı siyasi kararların olgun bir şekilde çatısı altında müzakere edildiği, tartışıldığı ve milletin talepleri, beklentilerinin karşılanmaya çalışıldığı, sonunda çözülmeye gayret edildiği, devletin kurumsal yapılarının güven içerisinde hareket etmesi için de önemli bir kurumdur. Ayrıca şunu da çok açık söyleyebiliriz ki aslında Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye’deki diğer bütün kurumlar da güvendiği için yasa yapma yeteneği, gücü vesilesiyle Türkiye'deki bütün kurumların genel işleyişlerini ve çerçevesini de ortaya koyabilecek bir siyasal ve güçle donatılmış olan bir meclistir" ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, 'Terörsüz Türkiye' sürecine ilişkin ise şunları söyledi:
"Terörün bitirilmesi, Türkiye'de terörsüz bir Türkiye oluşturulabilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir komisyon oluşturuldu. 5 Ağustos'tan bu yana sürdürdüğü çalışmalarıyla büyük bir mesafeye ulaştı. Ümit ediyoruz ki en kısa zamanda Türkiye artık terörle ilgili kaybettiği yıllarındaki ağır ekonomik ve insani bedelleri geride bırakacak, yeni bir sayfa açarak, barış bulduğu, kardeşlik içerisinde yoluna devam edecektir. Zaten komisyonun adına da yansıdığı gibi milli dayanışma, kardeşlik ve demokrasi alanlarında görüşlerin tartışıldığı, tekliflerin en sonunda ortaya konularak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne iletileceği bu tarihi komisyon, esas itibarıyla her kararla büyük tarihi bir faaliyet icra etmektedir" şeklinde konuştu.
Kurtulmuş, İsrail’in saldırgan tutumuna dikkat çekerek, TBMM’nin dış politika konusunda da görüş bildirdiğini ve bildiri yayımladığını hatırlattı. Kurtulmuş, "28. dönemin 3. yasama yılında da defaletle Meclis’te ya başkanlık tezkeresi olarak ya da partilerin ortak bildirisi olarak görüşlerini dile getirmiş ve uluslararası camiada dünya parlamentolarına örnek teşkil etmiş, en son yaptığımız toplantıda Meclis Olağanüstü toplantısında alınan karar her ne kadar Meclis Başkanlığı tezkeresi olarak katılan 442 milletvekili ittifakıyla kabul edilmiş olsa da Meclis’te grubu bulunan siyasi parti ve grubu bulunmayan diğer siyasi partiler de aynı metine imza atarak milli iradenin savunucusu olduklarını açık bir şekilde ortaya koymuşlardır. Dolayısıyla içeride ve dışarıdaki bütün gelişmelerde millet adına süreçlere vaziyet eden, karar alan, öncülük yapan bir Türkiye Büyük Millet Meclisi mevcuttur ve çok şükür her alanda, uluslararası alanda da Türkiye Büyük Millet Meclisi sesini en güçlü şekilde ifade edebilmektedir" diye konuştu.
"Yaklaşık 91 grup ve kuruluş, kişi görüşlerini ve önerilerini Komisyonumuza sunmuştur"
Kurtulmuş, Meclis'in faaliyetlerine ilişkin olarak, "28. dönem 3. yasama yılında 798 kanun teklifi milletvekilleri tarafından Meclis Genel Kurulu'na sunulmuş, 2 kanun teklifi de Cumhurbaşkanı tarafından Meclise sunulmuştur. Bunlar bir kısmı Meclis Genel Kurulu'nda, bir kısmı da Mecliste yer almaktadır. 3. yasama yılında 32 kanun kabul edilmiş, 46 Türkiye Büyük Millet Meclisi kararı alınmıştır. 901 saat 44 dakika çalışarak yaklaşık 37 bin sayfa tutanağın tutulduğu toplantılar gerçekleştirilmiştir. Ayrıca Meclis Genel Kurulu'nun yanında ihtisas ve araştırma komisyonlarımızda da toplantılar yapılmış, 995 saati aşkın toplantılar bu komisyonlarımızda düzenlenmiştir. Hiç şüphesiz Mecliste variyetini gösteren komisyonlarımızdan birisi de demin ifade ettiğim, tarihi bir nitelik taşıyan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu. Bu komisyon uzun bir hazırlık döneminden sonra Meclis’te temsil edilen partilerin biri dışında hepsinin temsil edildiği çok yüksek bir siyasal temsil kapasitesiyle kurulmuş ve ilk toplantısını 5 Ağustos tarihinde gerçekleştirmiştir. 5 siyasi parti grubu ve Mecliste temsil edilen 6 partiden oluşan 51 üyelik bir komisyondu. Şimdiye kadar 12 toplantı gerçekleştirilmiş ve toplamda 54 saati aşkın müzakereler yapılmıştır. Bu süreçte de yaklaşık 91 grup ve kuruluş, kişi görüşlerini ve önerilerini Komisyonumuza sunmuştur. Yazılı soru önergeleri bakımından da çok yoğun bir dönem geçirildi. 17 bini aşkın soru önergesi sorulmuş, bunlardan 9 bine yakını cevaplandırılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sorulan soru önergesi 90'dır, bunun 84 tanesi cevaplandırılmış, 2'si ilgilisi tarafından geri çekilmiş, 4 soru önergesi de cevaplandırılma aşamasındadır. Meclis araştırma önergeleri ortaya konulmuş, çok yoğun çalıştığımız alanlardan birisi. Üçüncü yasama yılında bin 352 meclis araştırma önergesi verilmiş, kabul edilen 42 önerge ile 7 meclis araştırma komisyonu kurulmuştur" dedi.
"Henüz bu konu Komisyonun gündemine gelmemiştir"
Kurtulmuş, gazetecilerin Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun Abdullah Öcalan ile görüşüp görüşmeyeceği sorusu üzerine, "Komisyonun nasıl karar alacağı biliniyor. Henüz bu konu Komisyonun gündemine gelmemiştir" dedi.
Komisyonun çalışmalarına ilişkin soru üzerine de Kurtulmuş, "Başlangıçta 31 Aralık nihai tarih olarak koyduk. Eğer gerekirse ikişer aylık sürelerle Komisyon çalışmalarını uzatmanın yetkisi veriliyor. Beklentilerimin üstünde olduğu bir süreç sürdürüyoruz. Yani şeffaf, açık. Komisyon tarafından bu süreçle ilgili kimler varsa, kimler olabilirse gerek STK'lar olarak, üniversite hocaları olarak, kitlesel örgütlerin temsilcileri olarak, bunların hepsinin ya da bu süreçten mağdur olan ailelerin, başta şehit ailelerimizin olmak üzere, gazilerin olması dinlenmesidir" ifadelerini kullandı.
Terör örgütünün silah bırakmasının devam edip etmediği sorusu üzerine Kurtulmuş, "Burada çatışma çözümleri üzerinde söz alan öğretim üyesi arkadaşlarımız, dünya örneklerinden ifade ettiler. Bizim şu anda Türkiye'de geldiğimiz nokta, başka örneklere baktığımız zaman, 5 ila 9 yıl arasında, değerlidir, önemlidir. Ama dediğiniz gibi silahların tamamen bırakılması, artık Türkiye için çatışma döneminin geride kalmış olması en hızlı hususlardan birisidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yapacağı bir şey değil, Türkiye Birliği Meclisi bu sürece sadece vaziyet eder. Esas itibariyle devletin güvenlik kurumu, Milli İstihbarat Teşkilatı ve Genelkurmay Başkanı başta olmak üzere terörle mücadele ile ilgili güvenlik kurumları, saha tespitlerini yaparlar ve bunlar yine devletin ilgili güvenlik kurumu tarafından tespit edilir, kayıt altına alınır. Örgütün müdürüyle silah bıraktığı ve fesih sürecinin tamamlandığı ortaya konulursa bu süreçlerin hepsinde Meclis, Komisyon olarak biz sadece gözlem yapabiliriz, duruma vaziyet ediliriz. Ama nerede, kim, kaç tane silah bıraktı, bu bizim işimiz değil" şeklinde konuştu.
Yasal düzenleme konusunda pedalın iki tarafı gibi iki ayağın birlikte hareket etmesinin önemine işaret eden Kurtulmuş, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun ihtisas veya araştırma komisyonu olmadığını söyledi. Kurtulmuş, "Bir ana çerçeve biz Türkiye Birlik Millet Meclisi'ne sunacağız. Bunu Komisyonun nihai raporuyla, diğer konuların hepsini de bunun içerisine tercih ederek sunacağız. Komisyonun vazifesi budur. Yasa çıkarmak ise Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin sorumluluğu olabilir. Meclisin kurduğu bu komisyon, bir yasa hazırlama komisyonu değil, bir rapor sunarak Meclise bunu göndermektir" dedi.
"Türkiye'nin bölgesel anlamdaki etkisini artıran bir toplantı olduğunu görüyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti ve ABD Başkanı Trump ile görüşmesine ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, önemli bir ziyaret olduğunu ifade etti. Kurtulmuş, "Sadece Sayın Cumhurbaşkanımızın Trump'la görüşmesi değil, Cumhurbaşkanımızın diğer çalışmalarının tamamı, Genel Kurul konuşması, gazete, özel konuşması, Trump'la beraber Müslüman ülkenin derneğiyle birlikte yaptığı görüşmelerin hepsini bir bütün olarak gördüğümüzde, son dünkü Trump görüşmesinde bizim açımızdan oldukça olumlu bir sorumluluk ortaya çıkmıştır. Hakikaten önemli bir tarihi gelişmeydi. Bu görüşmeler hem Amerika ilişkileri hakkında, hem bölgedeki dengeler hakkında Türkiye'ye ümit ediyorum ki yeni kapılar açacak, yeni adımlar atılmasına vesile olacaktır. Yeni bir dönemdir, o açık görünüyor. Türkiye olarak da, Türkiye'nin bölgesel anlamdaki etkisini artıran bir toplantı olduğunu görüyoruz" dedi.
ABD Büyükelçisi Barrack'a cevap
ABD Büyükelçisi Tom Barrack’ın meşruiyet açıklamasına ilişkin de Kurtulmuş, "Herkesin sözü kendisindedir. Düzelttiğini ifade etti. Ancak bir şey söyledi; 'Siyasi hayatımız boyunca hep demokrasiden yana, milli iradeden yana olduk.' Türkiye'de meşruiyetin bir tane kaynağı vardır. O da millet iradesidir. Millet iradesinden başka hiçbir odağın Türk siyasetine meşruiyet sağlaması mümkün değildir. Şu anda da Türkiye'de sağlam bir demokrasi vardır, olgun bir demokrasi vardır. Defaetle ve bedelini ödemiş, demokrasinin bedelini ödemiş olan her tarafta olgun bir halk vardır. Bu kadar kısa süren demokrasi tarihimizin kaç kere darbelerle önünün kesildiğini düşünün. Milletin ne kadar büyük bedeller ödediğini biliyoruz. Dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı, Türkiye'de milli iradenin temsil edildiği, milli iradenin tecelli ettiği bir çatıdır. Meşruiyetin yegane kaynağı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin temsil edilen bir çatısıdır" dedi.
"Türkiye artık bu anayasayı taşıyamıyor"
Yeni anayasa konusunda Kurtulmuş şunları kaydetti:
"Bir ülkenin demokrasisini belirleyen dört yasal metin vardır; Anayasa, Meclis iç tüzüğü, siyasi partiler yasası ve seçim yasası. Bütün bunlarla ilgili düzenlemeler yapılabilmesi mümkündür ve elzemdir. Yani şartlar gösterdi ki bunlarla ilgili çalışmaların yapılması ve süratle sonuçlanması lazım. 28. dönemde bir toplantıda Meclis Başkanı seçildikten sonra yaptığım teşekkür konuşmasında bunu ifade etmiştim. Türkiye artık bu anayasayı taşıyamıyor. Daha doğrusu bu anayasa Türkiye'yi taşıyamıyor. Tabii ki benim de şahsi fikirlerim var. Ama Türkiye'nin yeni bir anayasa yapabileceğini, düzenlemeler yapabileceğini ortaya koyabilirim. Bütün bunlarda amaç şudur; Türkiye'nin demokratik standartlarını, Türkiye'de devletin hukuksal kapasitesini artırmak ve Türkiye'de özellikle devlet-millet kaynaşmasını sağlayacak, özellikle güven ortamını teyit edecek adımların atılmasını teyit etmek."