Sivrisinek ısırığı ile gelen tehlike

Sivrisinek ısırığı ile gelen tehlike

SAĞLIK 26.04.2025 09:13:24 0
Sivrisinek ısırığı ile gelen tehlike
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Nevin İnce, ülkemizde bazı ithal vakaların hala görülebildiğine dikkat çekerek sıtmanın tedavi edilmediğinde ciddi ve hatta ölümcül sonuçlara yol açabileceğini söyledi.
Doç. Dr. Nevin İnce; sıtmanın, sivrisinek ısırığıyla bulaşan bir hastalık olduğu bilgisini verdi. En yaygın olarak Anofel türü dişi sivrisinekler aracılığıyla insanlara bulaştığını ifade eden İnce, "Sıtma özellikle tropikal ve subtropikal bölgelerde (Afrika, Güney Asya, Güney Amerika) yaygındır. Hastalar sıklıkla yüksek ateş, titreme, terleme, baş ağrısı, kas ağrıları, bulantı, kusma, halsizlik vb. belirtiler ile başvururlar. Belirtiler genellikle enfekte sivrisinek ısırığından birkaç gün ila birkaç hafta sonra başlar" dedi.

"En yaygın bulaşma şekli, sivrisinek ısırığı"
Sıtma hastalığının en yaygın bulaşma şeklinin sivrisinek ısırığı olduğu yineleyen Nevin İnce, enfekte kanın nakli ya da steril olmayan iğnelerin kullanımı ve nadir de olsa sıtmalı bir annenin doğum sırasında paraziti bebeğe geçirme riski olduğunu kaydetti. Sıtmanın belirtilerinin, genellikle enfekte sivrisinek ısırığından 7-30 gün sonra ortaya çıktığını söyleyen İnce, "Belirtiler arasında ateş, titreme ve üşüme atakları, terleme, baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları, yorgunluk, halsizlik, bulantı, kusma, ishal, arın ağrısı, kansızlık, sarılık, nöbetler vardır" ifadelerini kullandı.

"Erken tanı hayat kurtarıcıdır"
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Nevin İnce, "Son haftalarda sıtmanın yaygın olduğu bir bölgeye (Afrika, Güneydoğu Asya, Orta ve Güney Amerika gibi) seyahat edilmişse, yüksek ateş, titreme ve halsizlik belirtileriniz varsa, ateşle birlikte şiddetli baş ağrısı, bilinç değişikliği, nöbet, nefes darlığı ya da sürekli kusma varsa, tedaviye rağmen belirtiler devam ediyor ya da kötüleşiyorsa mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Erken tanı hayat kurtarıcıdır. Bu nedenle sıtmanın yaygın olduğu bölgelere seyahat eden kişilerin, dönüş sonrası herhangi bir hastalık belirtisi gösterdiklerinde gecikmeden doktora başvurmaları çok önemlidir" şeklinde konuştu.

"En riskli gruplar"
Sıtmanın (malarya), tedavi edilmediğinde ciddi ve hatta ölümcül sonuçlara yol açabilen bir hastalık olduğunun altını çizen Doç. Dr. Nevin İnce, "Tedavi edilmediği takdirde parazitler kırmızı kan hücrelerini tahrip eder. Bu da ciddi düzeyde kansızlığa yol açar. Anemi; halsizlik, baş dönmesi, nefes darlığı gibi semptomlara neden olabilir. Özellikle Plasmodium falciparum türünün neden olduğu durumda, parazitler beyin damarlarını tıkayarak ensefalopatiye yol açabilir. Bu, nöbetler, bilinç kaybı, komaya girme ve ölümle sonuçlanabilir. Karaciğer ve dalak büyümesi, karaciğer yetmezliği, akut böbrek yetmezliği neden olabilir. Akciğerlerde sıvı birikimi (pulmoner ödem) gelişebilir. Bu durum, ciddi solunum sıkıntısına yol açar. Özellikle hamilelerde ve çocuklarda ciddi kan şekeri düşüklüğü görülebilir. Şuur kaybı ve nöbetlerle seyredebilir. Hamilelerde düşük, erken doğum, düşük doğum ağırlığı, anne ölüm riski gelişebilir. Tedavi edilmediği takdirde özellikle Plasmodium falciparum kaynaklı sıtma hızla ilerleyerek ölüme neden olabilir. En riskli gruplar; çocuklar, hamile kadınlar ve bağışıklığı zayıf bireylerdir" ifadelerine yer verdi.

"Ülkemizde bazı ithal vakalar hala görülmektedir"
Sıtmanın, Türkiye’de geçmişte daha yaygın olmakla birlikte, günümüzde nadir görülen bir hastalık olduğu bilgisini paylaşan Doç. Dr. İnce, "Özellikle 2000’li yıllardan itibaren alınan sağlık önlemleri, vektör kontrol programları ve ilaç tedavileri sayesinde sıtmanın yerli bulaşı büyük oranda kontrol altına alınmıştır. Ülkemizde sıtma, geçmişte en çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi (özellikle Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır) ve Çukurova gibi sıcak ve nemli bölgelerde görülüyordu. Türkiye’de yerli sıtma vakaları neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır. Ancak bazı ithal vakalar hala görülmektedir. İthal vakalar genellikle Afrika, Güney Asya veya Orta Doğu ülkelerinden gelen işçiler ya da seyahat eden kişilerde rastlanabilir" dedi.
İklim, sivrisinek varlığı, yetersiz sağlık hizmetleri, göç ve seyahat, su birikintileri ve çevresel şartların sıtmanın yayılmasına neden olan faktörler arasında sıralayan Doç. Dr. İnce, "Sıtmadan korunmak için geliştirilen aşılar mevcuttur, ancak henüz tüm dünyada yaygın şekilde kullanılmaya başlanmamıştır. Son yıllarda sıtma aşısı konusunda önemli ilerlemeler kaydedildi" dedi.

"Popülasyonunu azaltmak, sıtmanın yayılmasını ciddi oranda azaltır"
Sıtmanın bulaşmasını engellemek için alınması gereken genel önlemler hakkında bilgi veren Doç. Dr. İnce, "Anofel sivrisineklerinin ürediği alanlar (bataklık, durgun sular) kurutulmalı veya ilaçlanmalı. Larvasit uygulamaları ile sivrisinek larvaları yok edilmelidir. Sivrisinek popülasyonunu azaltmak, sıtmanın yayılmasını ciddi oranda azaltır. Sıtma taşıyan kişilere erken teşhis ve etkili tedavi uygulanarak bulaş zinciri kırılır. Gerekirse temaslı kişilere koruyucu ilaçlar verilir. Riskli bölgelerde yaşayanlara sivrisinekten korunma yolları öğretilmeli. Belirtiler hakkında farkındalık artırılmalıdır" tavsiyelerinde bulundu.

Sivrisinek ısırıklarından korunmak için alınacak önlemler
Sivrisinek ısırıklarından korunmak için tavsiyelerine devam eden Doç. Dr. İnce, "Cibinlik kullanın. Pencerelere sineklik takın veya akşamları kapalı tutun. Sivrisinek kovucu spreyler ve losyonlar kullanın. Uzun kollu, açık renkli giysiler giyin. Akşam saatlerinde dışarıda bulunmamaya özen gösterin. Yüksek riskli ülkelere gidecek olanlar, seyahat öncesi doktor kontrolünde koruyucu ilaç kullanmaya başlayabilir. Bu ilaçlar, seyahatten önce başlanır ve döndükten sonra bir süre daha kullanılır. Şu anda yaygın değil, ama Afrika’da bazı çocuklara sıtma aşıları uygulanıyor. İlerleyen yıllarda yaygınlaşırsa bireysel koruma için önemli bir araç olabilir" şeklinde açıklamasını tamamladı.