Kocaeli’nin Körfez ilçesinde bulunan ve 1843 yılında Sultan Abdülmecid döneminde kurulan Osmanlı emaneti Hereke İpekli Dokuma ve Halı Fabrikası’nda üretilen ipek kumaşlar, 182 yıldır sarayları renklendiriyor. Adeta Osmanlı dönemini kumaşa dokuyan tezgahlarda çalışanlar ipleri, ilmek ilmek alın teriyle işleyerek milli saraylara renk katıyor.
Körfez ilçesine bağlı Hereke bölgesinde 1843 yılında iki kardeş tarafından geniş bir atölye olarak kurulan fabrika, 1845 yılında Osmanlı Devleti’nin sanayi hamleleri ile saraya bağlandı. 1845 yılından sonra, "Hereke Fabrika-i Hümayunu" ismiyle faaliyetini sürdürmeye başlayan fabrikada, ilk olarak sarayların perdelik ile döşemelik talebi karşılanırken, daha sonra halı da dokunmaya başlandı.
Osmanlı’nın değerli kurumları arasında yer alan ve imparatorluk yaşantısını renklendiren Hereke Fabrika-i Hümayunu, 19. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’da bir markaya dönüştü. Prestijli bir marka haline gelen fabrikanın ürünleri, çeşitli ülkelerde de ödüllere layık görüldü. Hereke Fabrika-i Hümayun’da birçok halı dokundu. Bunlardan en devasa olan Sultan II. Abdülhamit döneminde Alman İmparatoru Kaiser II. Wilhelm’in ziyareti vesilesiyle 1897 tarihinde Yıldız Şale Köşkü Muayede Salonu için yaptırılan 468 metrekare boyutunda, 3 ton ağırlığındaki halıydı. Ayrıca Beylerbeyi Sarayı Mavi Salonu, Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu, Lahey Yüksek Adalet Divanı ve Beyaz Saray’da bulunan halılar da Hereke Fabrika-i Hümayun’da dokundu.
Tezgahlarda ilmek ilmek dokunan kumaşlar 182 yıldır sarayları renklendiriyor
1843 yılından bu yana dokusu bozulmadan revize edilen tezgahlar, teknolojik bir sistem olmadan tamamen manuel çalışıyor. Tezgahlarda üretimi oldukça zahmetli olan bu süreçlerde üç mekikli dokuma işlemlerinde, işçinin sadece 1 santimetre kumaş dokuyabilmesi için 60 kez mekik atması gerekiyor. 60 santimetrelik bir kumaş için ise yaklaşık 3 bin 600 mekik hareketini manuel olarak yapması gerekiyor. Geleneksel yöntemlerle sürdürülen bu üretim şekli, hem kültürel mirasın korunmasına katkı sağlıyor hem de el işçiliğinin önemini ortaya çıkartıyor. Osmanlı emaneti olan Hereke İpekli Dokuma ve Halı Fabrikası’nda üretilen ipek kumaşlar, 182 yıldır da sarayları renklendirmeye devam ediyor.
"Osmanlı’dan beri gelen kültürü devam ettirmeye çalışıyoruz"
2006 yılından bu yana fabrikada çalışan ustabaşı Yusuf Yıldırım, "Burada sarayların ipekli kumaş ihtiyaçlarını karşılıyoruz. 1843 yılından beri aynı sistemle çalışıyoruz. Tabii ki makinelerin ahşaplarında değişimler olabiliyor ve en son yapılan tezgahlar ortalama 7 yıllık diğerleri 1986 yılında yapıldı ama sistemi tamamen aynıdır. Jakar-Armür mekaniğimiz var; deseni veren jakar mekaniği, desenin bağlanmasını ve zemini oluşturmasını sağlayan ise armür mekaniğidir. Bu bir sanat, 1843 yılından beri sistem aynı ve bir yüzyıl sonrada bu şekilde İnşallah devam edecek. Bu minvalde de tarihi doku korunmuş olacak. Makinelerde bir mekanizma var ama manuel, inşan gücüyle çalışıyor. Bize sadece bobine sarılı bir şekilde iplik olarak geliyor ve bütün işlemler burada yapılıyor. Kültürümüzü devam ettiriyoruz, bunlar normalde otomatik tezgahlarda da yapılabilecek işler fakat bizim burada yaptığımız iş, tarihimizi, geleneğimizi yaşatıyoruz. Osmanlı’dan beri gelen kültürü devam ettirmeye çalışıyoruz. İpekli kumaş dokuma tezgahı, bizim üretimlerimiz yüzde 100 ipek, bizde pamuk, polyester yok tarihin dokusuna uygun şekilde devam ediyoruz" dedi.