Tarih: 27.05.2025 10:12

Günde kullandığı 12 ilaçtan tek tedaviyle kurtuldu

Facebook Twitter Linked-in

Medicana International Ankara Hastanesi’nde ileri evre Parkinson hastalarına yönelik nöroloji ve gastrenteroloji bölümlerinin iş birliğiyle Levodopa-Karbidopa İntrajejunal Jel (LCIG) uygulamaları yapılmaya başlandı. Babası 10 senedir Parkinson hastası olan Ümit Turgut, "Tedaviye başlamadan önce günlük 10-12 ilaç kullanırken şu an sadece bir kaset jel kullanıyoruz" dedi.
Parkinson hastalarına yönelik dünya çapında etkinliği kabul edilen Levodopa-Karbidopa İntrajejunal Jel (LCIG) tedavisi Medicana International Ankara Hastanesi’nde gerçekleştirildi. Ağız yoluyla alınan ilaçların çok sayıda ama yetersiz olduğu durumlarda bu tedavi ile bir bağırsak tüpü takılıyor ve tüpün dışarıda kalan ucuna apomorfin pompası bağlanarak hastaya ilaç yerine jel buradan veriliyor. İleri seviye Parkinson tedavisinde dünyada son yıllarda yaygın kullanılan bu tedavi yöntemi, Türkiye’de sayılı merkezde yapılabiliyor.

"İlacı hastanın bağırsağından vermeye başladık"
Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Müge Kuzu Kumcu, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine yaptığı açıklamada Hasan Turgut’un 10 senedir Parkinson hastası olduğunu belirterek "Levodopa, Karbidopa, İntestinal Jel tedavisi Parkinson’da altın standart olarak kullanılan bir tedavi. Biz bağırsağın ‘jejunum’ denilen ilk kısmından yani ilaçların emildiği bölgeden sürekli bir şekilde kesintisiz tedaviyi uygulamayı planladık. Bunun için bir peg yardımı ile pegin ucunu bağırsağın ucuna yerleştirdik. Böylelikle biz sürekli olarak bu ilacı bir kaset yardımıyla minik minik hastanın bağırsağından vermeye başladık ve bu sayede hastanın iyilik halinin devamlılığını planladık" diye konuştu.
Doç. Dr. Kumcu, ağız yoluyla alınan ilaçların yeterli olmadığı anlarda bu tedavi yönteminin kullanıldığını dile getirerek, hedeflerinin hastanın iyilik halinin sürekliliğini sağlamak olduğunu aktardı. Jel tedavisinin her hastaya uygulanmadığının altını çizen Doç. Dr. Müge Kuzu Kumcu, "Yaştan fayda görmesi ve motor dalgalanmalarına ağızdan tedavilerle başa çıkılamaması gerekiyor" dedi.

"2-3 hafta içinde hastayı istediğimiz düzeye getiriyoruz"
Hasta Hasan Turgut’un durumunun ilk geldiği haline göre daha iyi olduğunu ve ilaç dalgalanmalarının azaldığını söyleyen Doç. Dr. Kumcu, "İlacın tedavi süreci devam ediyor. Önümüzdeki günlerde daha iyi olacağını düşünüyoruz. Vakit gerekiyor. Yavaş yavaş ilacı kanda istediğimiz konsantrasyonu çekerek en iyi hali sağlamaya başlıyoruz. Bunun için de sanırım 1-2 haftaya daha ihtiyacımız var. Genelde 2-3 hafta içinde hastayı istediğimiz düzeye getiriyoruz" ifadelerine yer verdi.

"Parkinson bir son değil"
Doç. Dr. Müge Kuzu Kumcu, bu tedavilerin hastanın durumunu en iyi seviyede tutan tedaviler olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Parkinson hastalığı aslında bütün bir süreçte ilerleyici bir hastalık olduğu için kendilerini çok umutsuz hissediyorlar. Ama Parkinson bir son değil aslında. Biz bu hastaları en iyi seviyede tutarak, genel olarak bütün o semptomatik şikâyetlerini mümkün olduğu kadar minimale indirerek hayat kalitelerini artırmalarını ve normal bir hayat sürmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Bütün bu ekstra tedavilerin amacı da bu. Hastalığın ilerlemesini önleyemezsek de hastalığın etkilerini minimale indirip hastayı olacak en iyi halinde yaşamasına yardımcı olmayı sağlıyoruz."

"Günde 10-12 ilaç kullanırken şu an sadece bir kaset jel kullanıyoruz"
10 senedir babasının hastalığıyla bizzat ilgilenen Ümit Turgut ise, babasını hem tedavi sürecinde hem de evde bakımı konusunda yalnız bırakmadığını belirtti. Jel tedavisinin geçen hafta uygulanmaya başladığını aktaran Turgut, hasta yakınlarının bu tarz tedaviler konusunda iyi araştırma yapması gerektiğine dikkati çekti. Belirli bir ilaç dozuna gelindikten sonra daha da ileriye gidilmediğini dile getiren Turgut, "Tedaviye başlamadan önce günlük 10-12 ilaç kullanırken şu an sadece bir kaset jel kullanıyoruz. Bu süreç hasta yakını olarak hem beni hem de babamı yıprattı" şeklinde konuştu.

"Telaşa kapılmadan tedavi araştırılmalı"
Hastalığın kendini gün içinde hafıza kaybına bağlı tekrarlamalar, yemede birtakım yutkunma bozuklukları gibi şikâyetlerle aşama aşama karşılarına geldiğini anlatan Turgut, "İlk önce kabullenme süreci yaşıyorsunuz. Çünkü benim babam dünyayı belki iki tur atmış bir insan. Yurt dışında elektrik elektronik mühendisi, yurt dışında çok büyük işlere imza atmış birisi ve bir anda bir bakıyorsunuz eve bağlanmış durumda ve istediği yaşam standardına sahip değil ve bu giderek de geriliyor. Bunları kabul etmek hem onun için çok zor hem bizim için çok zordu. Önemli olan burada telaşa kapılmadan çok iyi analizler yaparak, iyi tedavi yöntemleri ülkemizde var. Çok iyi nörologlar var. İyi araştırılıp hastaya en uygun tedavi protokolü oluşturulduğunda hem yaşam kalitesini hem yaşam süresini çok rahatlıkla artırabilecek tedbirleri alabiliyorsunuz" dedi.

"Daha fazla yanıt elde etmek amaçlı uyguladığımız bir endoskopik durumudur"
Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Fatih Karaahmet de nöroloji ekibiyle koordineli çalıştıklarından bahsederek, "Biz bunu, nöroloji ekibimizle birlikte önce mideye bir geçiş yaparaktan rutin yapılan hastalarda peg takılarak bu pegin içinden de yaklaşık olarak bir 75 santimetre bir kateter geçirip ince bağırsakların son kısmına bırakarak oraya belli saatlerde, belli sürelerde o ilacın direkt maruziyetiyle birlikte daha fazla emilimi, daha fazla yanıt elde etmek amaçlı uyguladığımız bir endoskopik durumudur" şeklinde konuştu.

"Ne kadar hızlı bir şekilde iyileşmeyi sağlayabilirsek maddi ve manevi de büyük katkılar sunmuş oluyoruz"
Prof. Dr. Karaahmet, "Kazanılan bu tecrübe, Parkinson hastalarında tedavi amaçlı ince bağırsaktan ilaç emilimini en üst düzeyde sağlamak amaçlı kullanmak tedavinin başarısını arttırmakta ve invaziv bir yöntem olduğundan oluşacak komplikasyonların yönetimini kolaylaştırmaktadır. Bazen endoskopik olarak da kontrol etmemiz gerekebiliyor. Ama hastanede kısa bir süreli yatışta hızlı bir şekilde müdahalelerde ve hasta yakınlarına planlar anlatıldıktan sonra yakın izlem, takip altında hastalardaki yanıt daha iyi olacağı kanısındayım. Özellikle Parkinson grubu, nöroloji, fizik tedavi ve diğer ek hastalıkları yönetecek grupların ortak hareket etmesi gereken gruplardır. Aileleri ve yakınları da süreçte çok yıpratan bir hastalık grubu. Ne kadar hızlı bir şekilde bu hasta gruplarında iyileşmeyi sağlayabilirsek maddi ve manevi de büyük katkılar sunmuş oluyoruz. Süreçlerin yönetiminde ekip olarak kalmak da en büyük fayda diye düşünüyorum" dedi.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —