Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakil Sorumlusu Doç. Dr. Mustafa Kaçmaz, organ bağışı konusunda toplumda sıkça karşılaşılan yanlış inanışlara açıklık getirdi.
Kaçmaz yaptığı açıklamada organ bağışının etik kurallar çerçevesinde titizlikle yürütüldüğünü ve her sağlıklı bireyin organ bağışçısı olabileceğini vurguladı. Organ bağışının ülkemizde giderek daha fazla önem kazandığını belirten Kaçmaz, Türkiye’de organ bekleyen hasta sayısının her geçen gün arttığına dikkat çekti. Yaklaşık 30 bin kişinin böbrek nakli beklediğini, 2 bin 500 civarında hastanın karaciğer, binin üzerinde kişinin ise kalp nakli için sırada olduğunu ifade eden Kaçmaz, bu hastaların kısa sürede organa kavuşmazsa hayatını kaybedeceğini söyledi.
"Canlı nakilde başarılıyız, kadavrada gerideyiz"
Organ naklinin iki yolla gerçekleştirildiğini belirten Kaçmaz, canlıdan yapılan nakillerde Türkiye’nin oldukça başarılı olduğunu, ancak kadavradan nakil konusunda aynı düzeye ulaşılamadığını dile getirdi. Canlı nakillerin genellikle akrabalar arasında yapıldığını, ancak sadece böbrek ve karaciğerin bir kısmının bağışlanabildiğini hatırlattı. Buna karşılık kadavradan yapılan organ bağışlarının çok daha fazla hayat kurtarabileceğini söyleyen Kaçmaz, "Dünyayla bu konuda ters istatistiğe sahibiz. Dünyada canlıdan organ nakli az kadavradan fazla ülkemizde de durum tam tersi. Yakınlarımıza organ verme konusunda fedakarız. Ama bir kadavradan alınan organlarla 5-6 hasta sağlığına kavuşabiliyor. Bu çok büyük ve kıymetli bir katkı" dedi.
Niğde’de son 7 ayda 5 beyin ölümü gerçekleşmiş hastadan organ nakli gerçekleştirdiklerini belirten Kaçmaz, "Niğde olarak organ bağışında ülkemizde ilk 3’e girebilecek durumdayız. Vatandaşımız bu konuda duyarlı ve hassas çok teşekkür ediyoruz. Bizim bu süreci iyi anlatabilmemiz gerekiyor. Ülke genelinde bu alanda daha iyi noktalara gelinebilmesi için farkındalık çalışmalarının artırılması gerekiyor" ifadelerine yer verdi.
"Beyin ölümü ve bitkisel hayat aynı değil"
Toplumda sıkça karıştırılan beyin ölümü ve bitkisel hayat kavramlarına da açıklık getiren Kaçmaz, beyin ölümünün geri dönüşü olmayan bir süreç olduğunu, bitkisel hayattaki hastaların ise uzun süre hayatta kalabileceğini söyledi. "Beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastanın 24-48 saat içinde hayatını kaybetmesi kaçınılmazdır. Bu süreçte organlar yapay yollarla kısa süreliğine yaşatılabilir ancak beyin fonksiyonları bir daha geri gelmez" diyerek tanının hassas kurallar çerçevesinde, çok disiplinli bir kurul kararıyla konulduğunu ifade etti.
Aile onayı organ bağışında sürecin anahtarı
Organ bağışı için kişinin sağlığında yaptığı beyanın yanı sıra, beyin ölümü sonrası ailesinin onayının da gerektiğini hatırlatan Kaçmaz, "Bir kişinin bağışı, başka hayatları kurtarabilir. Ailelerin bu kararı vermesi kolay olmasa da zamanla bu kararın ne kadar doğru olduğunu hissediyor ve bize teşekkür ediyorlar. Bu, bizi de derinden etkiliyor" dedi.
Doç. Dr. Mustafa Kaçmaz, organ bağışının önemine ve toplumsal duyarlılığın artırılması gerektiğine bir kez daha dikkat çekerek, bağışlanan her organın yeni bir yaşam umudu olduğunu, bir bağışla 4-5 kişinin yaşama tutunabileceğini belirtti.