Tarih: 01.04.2025 21:50

CHP'nin sivil itaatsizlik oyunu

Facebook Twitter Linked-in

Ben hariç neredeyse ailemin tamamı devlet memuru. Mesela hiç tüccar yakın akrabam yok. Dedem Mehmet Güven vergi tahsildarı. Anne dedem Muhittin Ardahan Köy Enstitüleri’nin kurucu başöğretmeni. Enişteler ve yengeler gibi aileye sonradan katılanlar da devlet memuru. Kuzenler ise ailenin mükemmeliyetçi zihniyetinin açık ürünleri. Bırakın yakın ailemi ilk orta ve lise arkadaşlarımın çoğunluğu da Ankara’da üst düzey bürokrat… Devleti sevmek için illa devletten maaş almak gerekmiyor ya; ben de asteğmen maaşı dışında devletten hiç maaş almadım. Hatta gazetecilik (medya sektörü) dışında hiçbir iş yapmadım. Ama her zaman devletle aramızda derin bir saygı ilişkisi oldu. Dedem Muhittin Ardahan’ın ata toprağı; Ardahan’ın Çıldır ilçesinde 11 kahraman Mehmetçik ile Türkiye-SSCB sınırının 12 km’sini koruduğum dönemde de, yurtdışında gazeteci olarak yaşadığım yıllar boyunca diplomat arkadaşlarımla beraber yaptığım özel çalışmalarda da hep Türkiye’nin çıkarları için çalıştım. 

Evet, CHP’li bir ailede büyüdüm ama hiç CHP’li olmadım. Benim yetiştiğim entelektüel ortam devlet işlerini her şeyin üstünde tutan, istişareye ehemmiyet veren, devletin bekası için olağanüstü gayretler ortaya koyan bir anlayışa sahipti. Yani Özgür Özel’in CHP’si gibi ülkeyi sivil İtaatsizliğe zorlayan bir anlayış benim ailemde asla kabul edilemezdi. 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Anayasa gereği kanun yapıcı olarak görevlendirilen TBMM tarafından 29 Eylül 2004'te kabul edilen, 12 Ekim 2004'te Resmi Gazete’de yayınlan ve 1 Haziran 2005 yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu hükümleri gereği tutuklanmıştır. 

Tutuklamaya dair hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren iki hafta içinde kararı veren mercie yapılır. 

Yani Özgür Özel gibi halkı devlete karşı harekete geçirmek devlet geleneklerine sığmaz. Mücadele hukuk içinde yapılır. Aslında Anayasaya saygılı, hukuka bağlı kişi ve kurumların kişisel ihtiraslar için Devletin temeline dinamit koyacak eylemlerden kaçınması gerekir. 

Fransız sağcı lider Le Pen Cumhurbaşkanlığı hayalleri kurarken mahkeme siyasi yasak kararı verdi. Mevcut durumda Le Pen 2027 seçimlerinde Cumhurbaşkanı Adayı olamayacak. Ama Fransa’da kimse mahkeme kararını tartışmıyor. Halkı sokaklara çağırmıyor. Mahkeme kararına karşı durup inadına Le Pen’i resmen Cumhurbaşkanı Adayı olarak ilan edebilmek için sözde demokrasi sandıkları kurmuyor. Hukukun üstünlüğüne inanıyor. Bağımsız mahkemelere güveniyor.

Peki, Özgür Özel’in CHP’si ne yapıyor? Hukuka güvenmek yerine ülkeyi batılı dostlarına şikâyet ediyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron kendi rakibi Le Pen’e siyasi yasal kararı veren Fransız mahkemelerine bir şey demiyor ama Ekrem İmamoğlu kararı nedeniyle Türkiye’yi demokrasiye davet ediyor. 

Aslına bakarsanız Fransız başkanlık sistemiyle Türkiye arasında çok büyük benzerlikler var. Her iki ülke de yarı başkanlık sistemiyle yönetilmektedir. 5 yıllık süre için doğrudan halk tarafından seçilen ve en fazla iki dönem görev yapabilen Cumhurbaşkanı geniş yetkilere sahiptir.

Bizde de Özgür Özel’in yapması gereken hukukun üstünlüğüne inanıp mahkeme kararını beklemek. CHP’nin hukukçularının da mahkeme kararlarına itiraz etmeleri gerekmekte. Bunu yaparken kamuoyu desteğini alıp toplumsal baskı oluşturmak için mitingler düzenleyebilir. Ama sokak eylemlerine fırsat verip, halka kin ve nefret duyguları aşılayacak, gençleri sokağa dökecek açıklamalardan uzak durmalıdır. Kanı deli akan gençleri kendi siyasi ikbali için yolsuzlukla suçlanan bir kişiyi aklayabilmek adına sokaklara dökmez.

İnanın bana vatanını, milletini, devletini seven aşırı milliyetçi bir gazeteci olarak soruyorum. Bu yazdıklarımı okuyan CHP’li arkadaşlarım bu işin gerçek muhatabı onlar… 

CHP seçimlerde iktidar olmak istiyor ve bunun için bir süreç yürütüyor. Sürecin başarılı olması için Ekrem İmamoğlu’nun hukuksal sürecinin tamamlanmasını beklemesi gerekiyor. Öncelikle idari mahkemenin Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal kararını iptal etmesi gerekir. İkinci olarak ve bence en önemlisi Ekrem İmamoğlu’nun İBB Başkanlığından alınmasına neden olan yolsuzluk davasından çıkacak kararı beklemesi gerekli. 

Yani kahveci taşlatarak, halkı özellikle de masum öğrencileri sokağa dökerek, boykotu sivil itaatsizliğe evirmeye çalışmak bunun için halkı örgütlemek için diğer siyasi partiler ile ortak çalışmalar yapmak, Anayasal bir suçtur.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —