Türkiye’nin demokrasi tarihinde kara bir dönem olarak hatırlanan 12 Eylül 1980 askeri darbesinin üzerinden 45 yıl geçti. Darbe, siyasetten toplumsal hayata, kültürden insan haklarına kadar pek çok alanda derin izler bıraktı.
“Bayrak Harekatı” ile başlayan süreç
Darbe planı, “Bayrak Harekatı” adı altında hazırlandı ve 12 Eylül sabahı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren’in radyodan okuduğu bildiriyle yönetim, Milli Güvenlik Konseyi’nin eline geçti. Konseyde Evren’in yanı sıra Kara Kuvvetleri Komutanı Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun yer aldı.
Siyaset ve topluma ağır darbe
Darbenin ardından TBMM feshedildi, siyasi partiler kapatıldı. Dönemin liderleri Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş sürgün edildi. Sendikalar ve meslek kuruluşlarının faaliyetleri durduruldu, yüzlerce dernek kapatıldı.
İdamlar ve baskılar
Darbe sürecinde çok sayıda insan hakları ihlali yaşandı. Yüzbinlerce kişi gözaltına alındı, binlerce dava açıldı. Necdet Adalı, Mustafa Pehlivanoğlu ve 17 yaşındaki Erdal Eren idam edildi. Cezaevlerinde işkenceler ve hak ihlalleri gündelik hale geldi. Sanat ve basın alanında da sansür uygulanarak binin üzerinde film yasaklandı.
1982 Anayasası ve yargılama süreci
Darbenin ardından hazırlanan 1982 Anayasası, referandumla kabul edilerek yürürlüğe girdi. Darbeciler geçici 15. madde ile uzun süre yargıdan korundu. Ancak 2010’daki referandumla bu engel kaldırıldı ve Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya hakkında dava açıldı.
2014’te her iki isim, “Anayasayı ihlal” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edildi, rütbeleri söküldü. Evren 2015’te, Şahinkaya ise aynı yıl hayatını kaybetti. Ölümleriyle davalar düşürüldü.
Demokrasi için ders
Aradan geçen 45 yıla rağmen 12 Eylül darbesi, Türkiye’de demokrasi ve özgürlükler açısından önemli bir kırılma noktası olarak hafızalardaki yerini koruyor.