Tarih: 09.10.2025 10:40

Soğuk algınlığı ve grip karıştırılıyor

Facebook Twitter Linked-in

Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Nevin İnce, grip aşısının özellikle sağlık çalışanları, yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olanlar için hem kendileri hem de etrafa bulaştırmamaları açısından çok önemli olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Nevin İnce, gripten korunma ve griple başa çıkma yöntemleri hakkında önemli bilgiler paylaştı. Soğuk algınlığı ve gribin (influenza), solunum yolu enfeksiyonu hastalığı olduğu için vatandaşlar tarafından karıştırıldığını söyleyen Nevin İnce, ancak bu hastalıkların; etkenleri, belirtileri ve klinik şiddetlerinin farklı olduğunu dile getirdi. Soğuk algınlığının genellikle rinovirüs gibi virüslerle oluştuğunu ve daha hafif olan; burun akıntısı, boğaz ağrısı, hapşırma ve hafif öksürük gibi belirtilere sahip olduğunu ifade eden İnce, soğuk algınlığının hafif seyrederek birkaç gün içerisinde geçtiğini söyledi. Gribin ise influenza virüslerinin neden olduğu daha ciddi bir solunum yolu enfeksiyonu olarak tanımlandığını dile getiren İnce, grip belirtilerini; aniden başlayan yüksek ateş, kas-eklem ağrısı, baş ağrısı, yorgunluk, kuru öksürük şeklinde sıralayarak, seyir olarak birkaç gün değil 7-10 gün sürdüğünün altını çizdi.

Grip ciddiye alınmalı
Gribin zatürre, bronşit, kulak enfeksiyonu gibi ağır tabloya yol açabildiğini vurgulayan Nevin İnce, özellikle yaşlılarda, çocuklarda, gebelerde ve kronik hastalığı olanlarda riskin yüksek olduğunu dile getirdi. Gribin ciddiye alınması gerektiğini söyleyen İnce, "Çünkü hafif başlayan bir tablo kısa sürede ağırlaşabilir, hastaneye yatış gerektirebilir veya nadiren ölümle sonuçlanabilir. Bu nedenle dinlenme, sıvı alımı, ateş kontrolü ve gerekirse hekim değerlendirmesi önemlidir. Ayrıca ekim-kasım aylarında grip aşısı her yıl korunmada en etkili yöntemdir. Özellikle riskli grupların aşı yaptırması gribin ağır ve komplikasyonlu geçmesini önleyecektir" dedi.

Gribin en yaygın olduğu dönem
Gribin sonbahar sonu ve kış aylarında genellikle kasım-mart arası en sık olarak görüldüğünü hatırlatan Nevin İnce, soğuk havalarda insanların kapalı ve kalabalık ortamlarda daha fazla zaman geçirmesinin, virüsün kişiden kişiye bulaşmasını kolaylaştırdığını söyledi.

Gripten korunmak için yapılabilecekler
Gripten korunmak için yapılması gerekenler olduğunu hatırlatan İnce, "Grip aşısı olun. Her yıl yenilenen grip aşısı, hastalığı geçirme riskini ve ağır seyretme ihtimalini azaltır. Özellikle sağlık çalışanları, yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olanlar için aşı olunması hem kendileri hem de etrafa bulaştırmamaları açısından çok önemlidir. El hijyenine dikkat edin. Elleri sık sık sabunla en az 20 saniye yıkamak veya alkol bazlı el antiseptiği kullanmak virüsün bulaşmasını büyük ölçüde önler. Kalabalık ve kapalı alanlardan kaçının. Mümkünse havalandırması iyi olmayan, kalabalık ve hasta olan kişilerin olduğu ortamlarda uzun süre bulunmamaya özen gösterin. Ortamı sık sık havalandırın. Ev ve iş yerlerinde temiz hava sirkülasyonu sağlamak, virüs yoğunluğunu azaltarak hastalık kapma riskini düşürür. Bağışıklığı güçlü tutun. Dengeli beslenme, yeterli uyku, düzenli egzersiz ve bol sıvı tüketimi bağışıklık sistemini destekleyerek hastalığa karşı koruma sağlar. Hastayken dinlenin ve yayılmasını önleyin. Hasta kişilerin evde kalması, yüz maskesi kullanması ve aksırma-öksürme sırasında ağzını kapatması hem kendini hem çevresini koruması açısından çok önemlidir" ifadelerine yer verdi.

Neden bazı kişilerde daha ağır seyreder?
Çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan kişilerde bağışıklık sistemi tam olarak güçlü çalışmadığı veya bazı nedenlerle zayıflamış olduğu, grip virüsüne karşı yeterli savunma oluşturamadıkları için grip hastalığını daha ağır yaşadıklarını ifade eden Doç. Dr. İnce, "Çocuklarda bağışıklık sistemleri (immun sistem) hala gelişme aşamasındadır. Ayrıca kreş ve okul gibi kalabalık ortamlarda virüsle daha kolay temas ederek hastalanabilirler. Yaşlılarda da yaş ilerledikçe bağışıklık sistemi doğal olarak zayıflar. Bu nedenle vücut virüse karşı hızlı ve etkili yanıt veremez. Ayrıca yaşlılarda kalp, akciğer veya böbrek gibi kronik hastalıkların bulunması da tabloyu ağırlaştırabilir. Kronik hastalığı (örneğin diyabet, KOAH, kalp hastalığı, kanser vb.) olan kişilerde hem bağışıklık sistemi baskılanmıştır hem de mevcut hastalıklar, vücudun enfeksiyonla savaşma kapasitesini azaltır" dedi.

Gripten korunma önerileri
Özellikle bu risk gruplarında erken tanı ve tedavinin, ağır seyirli komplikasyonları önleyebileceğinin altını çizen Doç. Dr. Nevin İnce, "Her yıl grip aşısı yaptırılmalı. Bu gruplar için aşı, komplikasyon ve hastaneye yatış riskini belirgin şekilde azaltır. El ve solunum hijyenine dikkat edilmeli. Elleri sık yıkamak, öksürürken mendil ya da dirsek içi kullanmak, virüsün yayılmasını önler. Hasta kişilerle temastan kaçınılmalı. Mümkünse grip olan kişilerle yakın temasta bulunmamak, bulaş riskini azaltır. Kapalı ortamlar sık havalandırılmalı. Temiz hava, virüs yükünü azaltır. Bağışıklığı güçlendirecek yaşam tarzı benimsenmeli. Dengeli beslenme, yeterli uyku ve sıvı alımı, düzenli hareketli bir yaşam önemlidir. Grip belirtileri başladığında vakit kaybetmeden doktora başvurulmalı" ifadelerini kullandı.

Hamileler için grip ne kadar riskli?
Hamileliğin, fizyolojik ve immünolojik değişikliklerin bir arada görüldüğü özel bir dönem olduğunu hatırlatan Nevin İnce, "Bu süreçte anne adaylarında bağışıklık sisteminin hücresel yanıtı baskılanır, solunum sistemi rezervleri azalır ve kardiyovasküler yük artar. Bu nedenle hamile kadınlar, influenza enfeksiyonuna karşı daha duyarlı hale gelir ve hastalığı daha ağır klinik tablo ile geçirebilirler. Hamilelikte geçirilen influenza enfeksiyonu, özellikle ikinci ve üçüncü trimesterde geçirilir ise zatüre, hastaneye yatış ve yoğun bakım ihtiyacı riskini artırabilir. Erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve nadiren de anne karnında fetal kayıp ile ilişkili olabilir. Gebelerde korunma yollarına bakacak olursak, inaktive influenza aşısı gebeliğin her döneminde güvenle uygulanan koruyucu bir aşıdır. Hem anneyi hem de plesentadan pasif antikor geçişi sayesinde yenidoğanı da korur. Hijyen önlemleri, el yıkama, hasta bireyler ile temastan kaçınma ve iyi havalandırılmış ortamlarda bulunma gebelere de önerilen önlemler arasındadır. Erken başvuru: ateş, öksürük, kas ağrısı veya solunum sıkıntısı gibi belirtiler geliştiğinde gecikmeden tıbbi değerlendirme yapılmalı ve gerektiği durumlarda antiviral tedavi (ör. oseltamivir) kullanılmalıdır. Gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınılmalıdır" dedi.

Grip aşısının etkinliği ve önemi
Grip (influenza) aşısının, influenza virüsüne karşı en etkili koruyucu yöntem olduğunun altını çizen Doç. Dr. Nevin İnce, "Aşı, her yıl dolaşımda olması beklenen influenza A ve B virüs tiplerine göre Dünya Sağlık Örgütü tarafından güncellenen suşlar temel alınarak hazırlanır. Grip aşısının koruyuculuk oranı, virüs suşlarının aşıdaki türlerle uyumuna, kişinin yaşı ve bağışıklık durumuna göre değişmekle birlikte genellikle yüzde 50–80 arasındadır. Aşı, gribe yakalanmayı tamamen engellemese bile, hastalığın şiddetini, komplikasyon gelişme riskini ve hastaneye yatış oranlarını belirgin şekilde azaltır. Ayrıca toplum genelinde yayılımı sınırlayarak toplum bağışıklığına katkı sağlar" diye konuştu.

Kimlere önerilir?
65 yaş ve üzerindekiler, sağlık çalışanları, gebeler (her trimesterde güvenlidir), kronik hastalığı olanlar (kalp-damar hastalıkları, kronik akciğer hastalıkları (KOAH, astım)), diyabet mellitus, böbrek, karaciğer veya hematolojik hastalıklar, bağışıklığı baskılanmış bireyler, 6 ay–5 yaş arası çocuklar, bakım evlerinde veya kalabalık ortamlarda yaşayanlara grip aşısı olmaları tavsiyesinde bulunan İnce, "Bu risk gruplarında hayati önem taşır ve her yıl ekim-kasım aylarında yani grip mevsimi başlamadan önce yapılması önerilir. Ancak sezon boyunca da koruyuculuk açısından faydalıdır. 6 ay üzerindeki herkese güvenle uygulanabilir" dedi.

Gribe yakalanan kişilerin evde dikkat etmesi gerekenler
Gribin (influenza) genellikle evde istirahat ve destek tedavisiyle iyileşen bir hastalık olduğunu söyleyen Nevin İnce, "Ancak hem iyileşmeyi hızlandırmak hem de virüsün bulaşmasını önlemek için bazı temel önlemler alınmalıdır. Dinlenme ve İzolasyon: Vücut enfeksiyonla savaşırken enerjiye ihtiyaç duyar; bu nedenle yeterli dinlenme çok önemlidir. Enfeksiyonun bulaşma riski, belirtiler başladıktan sonraki ilk 3-4 günde en yüksektir. Bu dönemde evde kalmak, okul veya işe gitmemek, ziyaretçi kabul etmemek gerekir. Sıvı Alımı: Ateş ve terlemeyle sıvı kaybı olur; bu nedenle bol su, çorba, bitki çayı gibi sıvıların tüketilmesi önerilir. Yeterli sıvı alımı, mukozaların nemli kalmasını sağlayarak solunum yollarının savunmasını güçlendirir. Beslenme: Hafif, dengeli ve vitamin açısından zengin gıdalar (sebze, meyve, çorba, yoğurt vb.) tercih edilmelidir. Ortam şartları: Bulunulan ortam sık sık havalandırılmalı ve nem oranı korunmalıdır. (Çok kuru hava öksürüğü artırabilir). Oda sıcaklığı 21–23 C civarında tutulmalıdır. Hijyen Önlemleri: Özellikle öksürme, hapşırma veya burun silme sonrası eller sık yıkanmalı, tek kullanımlık mendil kullanılmalı sonra çöpe atılmalı ve el hijyeni sağlanmalıdır. Evdeki diğer bireyler ile yakın temas ve ortak malzeme kullanılmamalıdır.
Belirti Kontrolü: Ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, boğaz ağrısı ve öksürük için doktor önerisiyle parasetamol veya ibuprofen kullanılabilir. Aspirin, özellikle çocuklarda Reye sendromu riski nedeniyle kullanılmamalıdır" şeklinde konuştu.

Doktora başvurulması gereken durumlar
Yüksek ateşin üç günden uzun sürmesi, nefes darlığı, göğüs ağrısı eklenmesi, bilinç bulanıklığı, halsizliğin artması, hamilelik, kronik hastalık veya bağışıklık yetmezliği varlığı durumlarında hekime başvurulması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Nevin İnce, "Sonuç olarak evde grip yönetiminde amaç, iyileşmeyi desteklemek, komplikasyonları önlemek ve bulaşmayı azaltmaktır. Yeterli dinlenme, sıvı desteği, hijyen önlemleri ve gerektiğinde tıbbi değerlendirme ile çoğu olgu bir hafta içinde iyileşir" diyerek açıklamalarını sonlandırdı.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —