Tarih: 26.10.2025 10:39
Down sendromlu minik Kutenda, kritik kalp hastalığını Türkiye’de atlattı
Zimbabve'de doğan 5 yaşındaki Down sendromlu Kutenda Amari, doğumsal kalp hastalığı nedeniyle hayati tehlike altındaydı. Akciğer basıncı çok yüksek, kalp kapakları ileri derecede bozulmuştu. Tedavi edilmezse birkaç yıl içinde hayatını kaybedeceği belirtilen küçük kız, Türkiye'ye geldiğinde kritik durumda olmasına rağmen Türk hekimlerin gerçekleştirdiği iki aşamalı ameliyatla yeniden yaşama tutundu.
Zimbabve'de sağlık imkanlarının kısıtlılığı nedeniyle tanısı geç konulan minik Kutenda Amari, doğumsal kalp hastalığıyla yaşam mücadelesi veriyordu. Ancak Türkiye'ye getirildikten sonra İstanbul Beykent Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mazlum Şahin ve ekibinin uyguladığı iki aşamalı ameliyat sayesinde yeniden nefes aldı. Artık ne oyun oynarken nefessiz kalıyor ne de beslenmekte zorlanıyor.
"Akranlarına göre çok daha güçsüzdü"
"Kızım üç yaşında zatürre geçirdi. Bu yüzden hastaneye gittik ve ekokardiyografi (EKO) çekildi. Bu sayede doğumsal kalp hastalığı teşhisi konuldu. Ama kendi ülkemizde EKO çekmek bile çok zordu" diyen anne Patience Kutadza, yaşadıkları süreci şöyle anlattı:
"Zatürre geçirmesi teşhisin konulmasına vesile oldu çünkü sonrasında tekrar tekrar zatürre atakları geçirdi. Bağışıklık sistemi zayıf olduğu için kolayca enfeksiyon kapıyordu. Ayrıca solunum sorunları yaşıyordu; oyun oynarken, koşarken bile zorlanıyordu. Beslenmesinde problemler vardı, yaşıtlarına göre büyüme ve gelişme geriliği gösteriyordu, özellikle kilo almakta zorlanıyordu. Genel olarak akranlarına göre çok daha güçsüzdü."
"Sunulan hizmetten, her şeyden çok mutluyuz"
Konuşurken duygulanan Kutadza, Türkiye'de geçirdikleri tedavi sürecine ilişkin şunları söyledi:
"Bir yıl önce buraya geldik. Kızımın durumu iki aşamalı bir ameliyat gerektiriyordu. İlk aşamada akciğer hipertansiyonu nedeniyle tam düzeltme yapılamadığı için bantlama ameliyatı yapıldı. Bir yıl boyunca takip edildik ve sonunda tam düzeltme ameliyatı için uygun olduğu anlaşıldı. Şimdi bu ameliyat da başarıyla gerçekleştirildi. Hastanenin sunduğu hizmetlerden, personelin ilgisinden çok memnunuz. Dil farklılığı dışında hiçbir yabancılık hissetmedik; kendimizi evimizde gibi hissettik. Kızımın durumu şu anda çok iyi. Herkese çok teşekkür ediyoruz."
"Belirtiler: Büyüme-gelişme geriliği, kilo alamama ve sık akciğer enfeksiyonu"
"Zimbabve'den gelen beş yaşındaki hastamızda doğumsal kalp hastalığı mevcuttu. Kalbin karıncık ve kulakçıkları arasında delikler (ventriküler septal defekt ve atriyal septal defekt) bulunuyordu. Ayrıca kalp kapaklarında yapısal anomaliler vardı" diyen Prof. Dr. Mazlum Şahin, bu durumun kalpte anormal kan geçişine neden olarak akciğerlere fazla miktarda kan gitmesine ve pulmoner hipertansiyon gelişmesine yol açtığını belirtti. Şahin, "Bu çocuklar genellikle büyüme-gelişme geriliği, kilo alamama ve sık akciğer enfeksiyonu gibi belirtiler gösterir" dedi.
"Tedavi iki aşamalı olarak planlandı"
Prof. Dr. Şahin, "Tedavi ideal olarak yaşamın ilk yılında planlanır. Ancak akciğer tansiyonu yüksek olan çocuklarda öncelikle pulmoner arter bantlama ameliyatı yapılır. Hastamıza da bir yıl önce bu ameliyat gerçekleştirildi. Uygun zamanda ikinci ameliyatta bant çıkarıldı, kalpteki delikler kapatıldı ve kalp kapakları tamir edildi. Ameliyat sonrası yapılan kalp ultrasonu, kalbin fonksiyonlarının iyi olduğunu gösterdi" şeklinde konuştu.
"Afrika'dan gelen hastalar genellikle ileri evrede oluyor"
Afrika'daki sağlık şartlarına dikkat çeken Prof. Dr. Şahin şöyle konuştu:
"Ne yazık ki Afrika kıtasında doğumsal kalp hastalığı olan çocukların çoğu, yetersiz sağlık hizmetleri nedeniyle geç tanı ve tedavi alıyor. Bize başvuran hastaların çoğu ileri evrede geliyor, bu da ameliyatları daha karmaşık hale getiriyor. Ancak doğru zamanlama ve deneyimli bir ekiple sağlıklı bir yaşam sunmak mümkündür."
"Tedavi edilmeseydi birkaç yıl içinde hayatını kaybedebilirdi"
Prof. Dr. Şahin sözlerini şöyle tamamladı: "Bu hastamızda akciğer basıncı oldukça yüksekti ve önceki ameliyata rağmen basınçlar hâlâ yüksekti. Ayrıca ikinci ameliyatlarda yapışıklıklar nedeniyle risk daha fazlaydı ve kalp kapaklarındaki ileri derece bozulma tamiri zorlaştırıyordu. Yine de ameliyat sonrası kalp ultrasonunda iyi sonuçlar elde ettik. Bir yıl beklemenin amacı, akciğer basıncını düşürerek hastayı düzeltici ameliyata hazırlamaktı. Bu ameliyatlar yapılmasaydı, hastanın yaşama şansı çok düşük olurdu; muhtemelen birkaç yıl içinde akciğer enfeksiyonu veya ilerleyici pulmoner hipertansiyon nedeniyle hayatını kaybederdi."
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —