Tarih: 28.10.2025 12:36
Anne Kotan: "Bu durum bizi gerçekten çok yaralıyor"
Grand Kartal Otel faciası davasında, bir sanığın "Torunumun da tableti yandı" dediği yönündeki iddialara, yangında 18 yaşındaki oğlunu kaybeden anne Zeynep Kotan "Kanımız donuyor. Bizim çocuklarımız orada öldüler. Orada ya nefessiz kalarak, ya yanarak, ya atlayarak, ölümlerden ölüm beğenirken 'Torunun tableti yanmış' deniyor. Yani ne diyebilirim ki? Benim artık öfke kotam doldu" ifadelerini kullandı.
Bolu'da 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel yangını faciasına ilişkin 20'si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın 3'üncü celsesinde, mağdur ailelerin beyanları alınmaya devam edildi. Yangında 18 yaşındaki oğlu Ömür Kotan'ı kaybeden psikiyatrist Zeynep Kotan, verilen ara sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada, savcılığın esasa ilişkin mütalaasına itirazlarını dile getirdiklerini söyledi.
"Bu durum bizi gerçekten çok yaralıyor"
Hala yangın faciasının anlarını zihinlerinde yaşadıklarını belirten Zeynep Kotan, geçen duruşmadaki savcılık mütalaasına itirazlarını dile getirdiklerini aktardı. Kotan, "İddianamede 13 kişi hakkında olası kast istenirken, mütalaada bu sayı 7'ye düşürülmüş durumda. Olası kasttan bilinçli taksire indirilenler arasında otelin Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emine Ergül, Elif Aras ve Ceyda Hacı Bekiroğlu da var. Bu durum bizi gerçekten çok yaralıyor. İkinci kez aynı şeyleri yaşamak zorunda kalıyoruz, aynı şeyleri tekrar tekrar anlatmak durumunda kalıyoruz" dedi.
"Torunun da tableti yandı" söylemi iddiası
Sanık yakınlarından Emine Mürtezaoğlu'nun, "Yangın gecesi torunumun da tableti yandı" dediği yönündeki iddiaların sorulması üzerine Kotan, bu sözler karşısında kanlarının donduğunu söyledi. Kotan, "Kanımız donuyor. Bunlar, hiç işin içinde olmayan, tamamen uzakta olan bir insanın bile kanını dondurur. Düşünün, bizim çocuklarımız orada öldüler. Orada ya nefessiz kalarak, ya yanarak, ya atlayarak, ölümlerden ölüm beğenirken 'Torunun tableti yanmış' deniyor. Yani ne diyebilirim ki? Benim artık öfke kotam doldu. Daha fazla ne denebilir, ne hissedilebilir? Bu kadar apaçık şeyler ortadayken, biz bu insanların karşı otele girip meyve yediklerini de biliyoruz. Orada insanlar can verirken, bunlar adeta bir film seyreder gibi, kendileriyle hiç ilgisi yokmuş gibi davranıyorlardı. İnsan, oranın yöneticisi olmasa bile, böyle bir durumda otele girip meyve yer mi? Bu ne demektir?" ifadelerini kullandı.
"Bunun bir adım ötesi, herhalde kafamıza tabanca dayayıp öldürmek olurdu"
İl Özel İdaresi ve belediyenin de otel yönetimi kadar sorumlu olduğunu söyleyen Kotan, "Abdurrahman Bey'in de söylediği gibi, organize bir kötülük var. Hepsi organize bir şekilde çalışmışlar. Bu kadar kötü insan, ister idari kurumda, ister otelde, ister personel içinde olsun, bu kadar kötülük bir araya nasıl gelebilmiş? Biz bu mahkeme sürecine gelmeden önce, 'Ya bu kadar da değildir herhalde' diye düşünüyorduk ama her gün, kanımızı donduran yeni detaylarla hala şaşırabiliyoruz. Nasıl olmuş da bu kadar kötülük bir arada bizim canlarımıza kast etmiş? Yani başka ne yapabilirlerdi? Bunun bir adım ötesi, herhalde kafamıza tabanca dayayıp öldürmek olurdu" şeklinde konuştu.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —