Tarih: 20.07.2025 12:36

20 TEMMUZ BİR MİLLETİN DİRİLİŞ DESTANI

Facebook Twitter Linked-in

13 Temmuz 1964  doğumluyum ama inanın içimdeki uslanmaz milliyetçi ruhun doğuşu 20 Temmuz 1974'tür diyebilirim. TMT'nin kurucularından olan dayımızın anılarıyla büyümüştüm. Öyle ki "Ayşe tatile çıktı" parolası benim hayatımın dönüm noktasıdır. Dirilişin mimarı Rauf Denktaş ile birlikte bu dava için omuz omuza mücadele edebilme şansına sahip oldum . Neyse 20 Temmuza dönelim. 
O gün, Türk milleti yalnızca bir askeri harekât başlatmadı bir millet, yüreğini eline aldı ve kardeşinin imdadına yürüdü.
Gelin bir an için 1974 öncesine dönelim.
 

Kıbrıs'ta Türk çocukları sabah okula gitmeden önce helalleşiyordu. Kadınlar, gece lambasını kapatmaktan korkar olmuştu.Yakılan köyler, kaybolan gençler, toplu mezarlar…
Rum çeteleri Enosis hayaliyle kan kusuyor, dünya ise üç maymunu oynuyordu.
Diplomasi çökmüştü. Barış gücü denen şey, seyir gücüne dönüşmüştü.

Ve işte tam o noktada, Türk milleti "Yeter!" dedi.
Başbakan Bülent Ecevit ve Yardımcısı Mücahit Necmettin Erbakan, tarihi bir kararla "Kıbrıs Türkü sahipsiz değildir" mesajını verdi. Ben o günleri çok yakın takip eden biri olarak şunu tüm kalbimle söyleyebilirim ki, operasyon kararı Necmettin Erbakan'ın büyük baskısı sayesinde alınmıştı.
Ve Türk ordusu, ayağında postal, sırtında sevda, elinde namus davasıyla Akdeniz'in mavisine doğru yola çıktı.
Girne'ye ilk tank indiğinde, sadece toprak değil, tarih de ayağa kalktı.
Bu harekâtın adı "Barış Harekâtı"ydı. Çünkü biz işgale değil, zulme son vermeye gittik. Çünkü biz fethetmeye değil, korumaya gittik. Çünkü biz bu adaya dün gelmedik. Biz bu adanın asli unsuruyuz.
 

1571'de Lala Mustafa Paşa'nın sancak diktiği bu topraklarda, asırlardır ezanımızla, bayrağımızla, kültürümüzle, alın terimizle varız.
Biz oradayız çünkü orası bizim.
Kimsenin toprağında gözümüz olmadı, ama kendi topraklarımızı da kimseye çiğnetmedik, çiğnetmeyiz.
20 Temmuz'un sabahı, yalnızca askeri bir harekâtın sabahı değildi.O sabah, şehit haberi almaya razı olmuş anaların sabahıydı. O sabah, "Bir gün dönerim" diye evini kilitleyip cepheye giden Mehmet'in sabahıydı.
 

O sabah, "Beni artık unutmadılar" diyen Kıbrıslı Türk çocuğun sabahıydı.
Ve o sabah, Türk'ün kadere müdahale ettiği sabah oldu.

Bugün Kıbrıs'ta barış varsa, o sabah atılan adım sayesindedir.
Ve bu millet, gerektiğinde bir daha atar o adımı.
Çünkü biz barışın değerini savaşın içinden çıkararak öğrendik.
Ama unutulmasın, barış sadece isteyenin değil, koruyabilenin hakkıdır.
20 Temmuz, Türk'ün destanıdır.
Ve bu destan hâlâ yazılmaktadır.
Adada hakkımız var, tarihimiz var, mezarlarımız var.
Biz orada misafir değiliz.
Ve kimseye evimizi kiraya vermeyiz.
Kutlu olsun 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 51. yılı.
Rahmetle anıyoruz o kahramanları. Ve bir kez daha haykırıyoruz: Biz bu topraklara dün gelmedik.Biz oradaydık, oradayız, orada olacağız.
Ve biz asla işgalci olmadık, olmayız.
 

Ama unutulmasın: Mazluma yurt olan bu millet, zalime zindan olmayı da bilir.
Son olarak şunu belirtmek isterim ki. Türk doğduğu yurdu korurken mazlumun da yanındadır. Ortadoğu'yu kağıt üzerinde yeniden şekillendirmeye çalışan emperyalistler 20 Temmuz destanını unutmasınlar.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —